ANAYASA MAHKEMESİ HAGB DÜZENLEMESİNİ İPTAL ETTİ

 

Anayasa Mahkemesi 01 Ağustos 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan E.2022/120, K.2023/107, 01/06/2023 tarihli kararı ile Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 231’de yer alan “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması” düzenlemesini; Anayasa’nın 13., 17., 35. ve 36. maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir. Söz konusu iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten 1 yıl sonra 01.08.2024 tarihinde yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Kararda özetle şu gerekçelere yer verilmiştir;

1.Sanıkların HAGB kararını kabule ilişkin irade beyanlarının alınması usulündeki güvence eksikliğine dikkat çekilmiş ve yargılama sona ermeden beyanda bulunmak zorunda bırakılan sanığın, HAGB’yi kabul etmesi durumunda istinaf kanun yoluna başvurma hakkından feragat ettiği, bu durumun da mahkemeye erişim hakkının ihlaline neden olduğu sonucuna varılmıştır.

Sanıktan henüz hüküm kurulmadan HAGB kararı verilmesini isteyip istemediğine yönelik iradesini ortaya koymasını istemenin kendisini güvenceye almak isteyen sanığın henüz deliller ortaya konulup tartışılmadan bir tür ihtimal hesabına girişmesine ve bilinmezlik içinde iradesini açıklamasına neden olabileceği, bu durumun da sanıkların temel hak ve özgürlükleriyle ilgili konularda henüz duruşmanın başında haksız bir baskı oluşturabileceği ifade edilmiştir. Henüz verilmemiş ve sanığa bildirilmemiş bir hükmün açıklanmasının ertelenmesini isteyip istemediği sorulan sanığın, yargılamaya konu olayla ilgili tüm şüphelerin ortadan kaldırılmadığı bir aşamada, kendi yargılama sonucunu tahmin edip henüz aydınlatılmamış bir iradeyle beyanda bulunmak zorunda bırakıldığı belirtilmiştir. Mahkeme hükmünün kurulmasından önceki bir aşamada açıklanan belirli bir kanun yolundan feragat iradesinin anayasal geçerlilik koşullarını sağlamadığı, bu durumda sanığın geçerli bir feragat iradesine dayanmaksızın karara karşı istinaf kanun yoluna başvuru imkânından mahrum bırakılmasının hükmün denetlenmesini talep etme hakkı ile mahkemeye erişim hakkını sınırladığı sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak Anayasa madde 36’ya(adil yargılanma hakkı) aykırı bulunmuştur.

2.HAGB kurumunun kamu görevlisinin görevi sebebiyle işlediği ve işkence, eziyet ve kötü muamele kabul edilen suçlar bakımından uygulanmayacağına dair yasal düzenlemenin bulunmamasının, faillere fiilleriyle orantılı cezalar verilmesi ve mağdurlar açısından uygun giderimin sağlanması şeklindeki güvence ile bağdaşmadığı belirtilmiştir.

Mahkeme kararında kişi hakkında verilen HAGB kararının, ceza niteliğinde olmayıp kişiyi ceza tehdidi altında bırakmaktan ibaret olduğuna dikkat çekilmiştir. HAGB kararının bu niteliğini gözeten Mahkeme daha önceki birçok kararında da, kötü muamele iddiaları yönünden HAGB kurumunun uygulanmasının, sanığın infaz edilebilir bir ceza almaması sonucunu doğurduğu ve bu kurumun uygulanmasında mağdurun muvafakati ya da mağdur açısından manevi bir telafinin sağlanmasının da aranmadığını dikkate alarak anılan geri bırakma kararının mağdur açısından yeterli ve etkili bir giderim sağlamadığını değerlendirmiştir. Sonuç olarak HAGB kurumunun mevcut haliyle kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarını önlemekte yetersiz kaldığı ve başta ifade özgürlüğü ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlükler üzerinde caydırıcı etki doğurduğu belirtilerek Anayasa madde 13(Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması) ve madde 17’ye(Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı) aykırı bulunmuştur.

3.HAGB Kararı ile birlikte müsadere kararı verilmesi halinde müsaderenin hangi aşamada infaz edileceğine ilişkin açık bir kanun hükmünün bulunmaması ve mülkiyet hakkına müsadere yoluyla yapılan sınırlamaya karşı istinaf kanun yoluna başvuru imkânının olmamasının maliklere aşırı bir külfet yüklediği ve mülkiyet hakkını ihlal ettiği sonucuna varılmıştır.

Ceza yargılaması sonunda mülkiyetin kamuya geçirilmesi sonucuna yol açan müsadere kararı, mülkiyet hakkına sınırlama getirmekte olup mülkiyetin kamu yararına kullanımının kontrol edilmesidir (Bekir Yazıcı [GK], B. No: 2013/3044, 17/12/2015, §§ 54-58). Müsaderenin HAGB kararı verilmesi durumunda hangi aşamada infaz edileceğine ilişkin olarak ise açık bir kanun hükmü bulunmamaktadır.

Yine HAGB kararı ile birlikte müsadere kararı verilmesi durumunda mülkiyet hakkına müsadere yoluyla yapılan sınırlamanın keyfî veya hukuka aykırı olup-olmadığının ileri sürülebileceği bir yol olarak öngörülen istinaf kanun yoluna başvuru imkanı da bulunmamaktadır.

Müsaderenin infaz zamanında belirsizliğin olduğu ve hukuka uygunluk denetiminin yapılamadığı bu durumun ise maliklere aşırı bir külfet yüklediği değerlendirilmiştir. Dolayısıyla kural uyarınca müsadere yoluyla mülkiyet hakkına yapılan sınırlamanın kamu yararı ile kişilerin mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengeyi bozduğu ve ölçülü olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak Anayasa madde 35’e(mülkiyet hakkı) aykırı bulunmuştur.

 

Av.Meryem KILIÇ

Av.Yalçın TORUN 

Tel:0312 432 56 78 – 0505 621 99 92

 

 

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir