ICSID tahkimini diğer tahkimlerden farklı ve avantajlı kılan özelliği, nihai karar ve ara karar olmasına bakmaksızın ICSID hakem kararlarının esasının yerel mahkemelerce tekrar incelenememesidir. ICSID hakem kararları ICSID Sözleşmesine göre belirli durumlarda  Sözleşmenin sistemi içerisinde  ve ICSID Hakem heyetleri veya ad hoc komitelerce bağımsız olarak incelenebilir. Taraflardan birinin, herhangi bir devlet mahkemesinde ICSID hakem kararının incelenmesi için açacağı her dava reddedilmelidir. ICSID Sözleşmesinin 53 ‘üncü maddesi 1’inci fıkrası bu konuyu düzenlemiştir ve şöyledir:

 “Madde 53: 1. Karar tarafları bağlayıcı olacak, daha üst bir makama götürülmeyecek veya bu sözleşmede öngörülenler dışında bir çözüme konu olmayacaktır. Taraflar, bu sözleşme hükümlerine göre kararın yürütülmesi durdurulmadıkça, karara uyacaklar ve hükümlerini yerine getireceklerdir.”

 MINE ve  Gine[1] davasında  ICSID hakem kararlarını yerel mahkemelerin inceleyip inceleyemeyeceği sorun olmuş ve ad hoc komite  hakem kararının temyize konu olmayacağını ve yerel mahkemelerde karar sonrası hukuki bir yola başvurulamayacağını belirtmiştir.

Aleyhine başvurulabilecek bütün hukuki başvuru yolları kapanmış bir kararın getirdiği yükümlülüklerin parasal yükümlülükleri içermemesi veya parasal yükümlülükler dışında belirli bir edimi içermesi veya belirli bir edimden uzak durma yükümlülüğünü içermesi durumunda, kararın kapsamındaki bu yükümlülüklerin “kesin hüküm” (res judicata) olacağından şüphe yoktur. Durum böyle olunca bu yükümlülüklerin devletin egemenlik haklarına müdahale etmesi söz konusu olabilecektir. Kararlarda parasal yükümlülükler dışında bir çok yükümlülük mümkün olabilir. Bunlar ruhsatın geri verilmesi, bir eşyaya özellikle gayrimenkule el konulması, belirli vergilerin alınmaması, belirli paraların yurt dışına transferine izin verilmesi, yatırımcının yurt dışından çalıştırmak için getirmek istediği belirli personelin yurt içine girişine ve çalışmasına izin verilmesi gibi konular olabilir. Fakat gerçekte bu güne kadar yayımlanan kararlarda hep parasal yükümlülükler getirilmiştir. Bunun bir sebebi de davacıların taleplerini parasal anlamda dava dilekçelerinde ifade etmeleri olmuştur. Ayrıca hakem heyetleri parasal anlamda ifade edilemeyen yükümlülüklerin davalı devlet tarafından yerine getirilmesinde karşılaşılacak problemleri ortadan kaldırmak için özellikle parasal yükümlülükler içeren kararlar vermişlerdir. Bundan sonra da kararlardaki yükümlülüklerin parasal yükümlülükleri içermesi veya parasal yükümlülükler dışında diğer yükümlülükleri parasal yükümlülükler ile birlikte seçimlik olarak sunması, diğer bir ifade ile parasal olmayan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumu için alternatif parasal yükümlülükler içermesi kararın tenfizine olanak sağlayacak ve devletlerin egemenlik haklarına dokunmayacaktır[2].

 ICSID Sözleşmesinde hakem heyetinin kararını vermesinden sonra bu karara karşı gidilebilecek hukuki yollar yukarıda da ifade edildiği gibi belirlenmiştir.  Sözleşmenin 53’üncü maddesi gereği bu yollar dışında, kararlara karşı başka bir hukuki yol ve bu kapsamda temyiz yolu yoktur.  Jose Cartellone Construcciones, S.A. v. Hidroelectrica Norpataganica S.A. ve Honduras davasında davayı kaybeden taraf kararda belirtilen parasal değerin düşürülmesi için Arjantin Yüksek Mahkemesine başvurmuş ve dava mahkemece ICSID Sözleşmesi 53(1)’inci maddesi gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. ICSID Hakem heyetince verilen nihai karar kesin hüküm niteliğindedir, “ne bis in idem” prensibi gereği tarafları ve konusu aynı olan bir uyuşmazlık nedeniyle iki defa yargılama yapılamaması sonucu bu uyuşmazlık için ulusal ve milletlerarası yargı yolu kapalı olacaktır [3].


[1] ICSID Review – Foreign Investment Law Journal , Vol.5, s. 101.,

http://icsid.worldbank.org/ICSID/FrontServlet, (ICSID Case No. ARB/84/4), para.4.02 (10.04.2010)

[2] Schreuer, C.H.: Non-Pecuniary Remedies in ICSID Arbitration, Arbitration International 2004, Vol. 20, No.4.s.331-332

[3] Toygun,age,s.145.