Hakem kararlarının verildiği ülke dışında hüküm ve sonuç doğurması tanınmalarına ve tenfiz edilmelerine bağlıdır. Yabancı hakem kararının diğer ülkede doğuracağı sonucu belirlemek için söz konusu kararın içeriğine ve niteliğine bakılmaktadır. Yabancı hakem kararı icraî nitelik taşıyorsa,  bu kararın tenfiz edilebilmesi için dava açılması gerekmektedir. Yabancı hakem kararının başka bir ülkede kesin hüküm ve kesin delil sonucu doğurabilmesi ise kararın bu ülkede tanınması ile mümkün olmaktadır.  Diğer bir ifadeyle hakem kararının  verildiği ülke dışında bir başka ülkede sonuç doğurması tanıma ve tenfiz açısından  bu ülkenin mahkemeleri tarafından  yapılacak bir kontrole bağlıdır. Yukarıda yaptığımız kısa açıklama geleneksel olarak tanıma ve tenfiz prosedürüne ilişkindir. Geleneksel olarak tanıma ve tenfiz prosedüründe kararların tanınması veya tenfizi belirli şartların gerçekleşmesi halinde mümkündür. ICSID  Sözleşmesinin 6’ncı bölümüne baktığımızda  bu bölümünün başlığının “Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi” olduğunu görmekteyiz (Recognation and The Enforcment of The Award). Oysa ICSID Sözleşmesinin 6’ncı bölümünde mevcut 54’üncü maddeye göre, ICSID hakem kararlarının tanınması ve tenfizi prosedürünün  yukarıda açıklanan geleneksel anlamdaki tanınma ve tenfiz prosedüründen farklı olduğu görülmektedir. ICSID hakem kararları tanıma ve tenfiz usulü açısından, ICSID Sözleşmesinin 54’üncü maddesi ile tamamen ulusal mahkemelerin yetkisi dışında tutulmuştur. Bu maddedeki düzenleme ile ICSID sistemi, hakem kararlarının doğrudan icrasını/yerine getirilmesini öngörmekte ve ulusal mahkemelerin tahkime müdahalesini de önlemektedir. ICSID Sözleşmesinin 54(1)’üncü maddesine göre “Âkit devletler hakem kararlarını bağlayıcı olarak kabul edecek ve hakem kararlarında yer alan parasal borçları kendi mahkemelerinden verilmiş nihaî kararlar gibi yerine getireceklerdir.” Parasal yükümlülükler dışında verilen döviz transferlerinin sınırlamalarının kaldırılması veya el konulan malların iade edilmesi  gibi kararlar tanınacaktır. Fakat buradaki tanıma prosedürü de geleneksel anlamda tanıma prosedürü değildir. ICSID Sözleşmesi 54(2) ‘ye göre sözleşmeye taraf devletler, ICSID hakem heyeti kararlarının tanınması ve icrası için atayacakları  bir mahkemeyi veya otoriteyi Genel Sekretere bildirmeye mecburdurlar. ICSID Sözleşmesinin 69’uncu maddesi de 54’üncü maddeyi tamamlar nitelikte bir düzenleme getirmiştir. ICSID Sözleşmesi 69’uncu maddeye göre taraf devletler, ICSID Sözleşmesinin uygulanması için gerekli yasal düzenlemeleri yapmaya ve gerekli önlemleri almaya yükümlüdür. ICSID Sözleşmesine taraf olan bir ülkenin sınırları içinde ICSID hakem heyetince verilen bir kararın tanınmasını veya icrasını isteyen taraf,  sözleşmeye taraf  devletin bu amaçla belirleyeceği bir otoriteye veya mahkemeye kararın ICSID Genel Sekreterince onanmış bir örneğini sunacaktır. Kendisine kararın tanınması veya icrası için başvurulan otorite veya mahkeme kararı kendi ulusal hukukuna göre gözden geçiremeyecek ve kararı bağlayıcı kabul edecektir. ICSID Sözleşmesinde ICSID  hakem kararlarının tanınması ve icrası açısından  görülen bu basit ve hızlı usul  başka bir sonucu da beraberinde getirmektedir. Buna göre ICSID hakem kararlarının tanınması aşamasında yargı bağışıklığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Bu tez çalışmamızda  ICSID hakem kararlarının tanınması ve icrası ile ifade edilmek istenen ICSID Sözleşmesi kapsamında ICSID hakem kararları için uygulanacak tanıma ve icra prosedürüdür. Bu prosedür yukarıda kısa açıklandığı gibi, geleneksel olarak hakem kararlarının tanınması ve tenfizi prosedüründen farklı  bir prosedürdür[1].

Eğer Âkit devlet aynı zamanda  Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizine İlişkin New York Sözleşmesine de taraf bir devlet ise ICSID Sözleşmesindeki hükümler lex specialis[2] olarak  öncelikle uygulanacaktır.


[1] Ekşi,N.: ICSID Hakem Kararlarının  Tanınması Tenfizi ve İcrası, İstanbul 2009, s.84-86

[2] Lex specialis hakkında ayrıntılı bilgi için: Bkz. Şit,age,s. 93.