HUKUKA UYGUNLUK VE VAKIA DENETİMİ AÇISINDAN İSTİNAF VE TEMYİZ KANUN
YOLU
A)İSTİNAF KANUN YOLU

CMK m.272 ve devamında düzenlenen istinaf kanun yolu, ilk derece ceza mahkemeleri
tarafından verilen ve kesin olmayan hükümlere karşı başvurulabilecek bir kanun yoludur.
İstinaf yargılaması, içtihat birliğini sağlamaktan ziyade maddi olayın yeniden tartışılarak
esasa ilişkin inceleme yapılmasını amaçlar. İstinaf kanun yolunun en önemli amacı da
budur. İlk derece mahkemeleri tarafından verilen kararlara karşı yerindelik denetimi
yapılmakla yetinilmeyip, yeniden vakıa denetimi yapılabilmekte ve nitelik açısından karar
düzeltilebilmektedir. Hem hukuki hem de maddi yönden yapılan inceleme neticesinde
verilen kararlar açısından iki yönlü bir denetim gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.


Denetim ve İnceleme
Öğretide maddi sorunun incelemesi esas alınarak klasik ve dar anlamda istinaf ayrımına
gidilmiştir. Klasik anlamda istinafta denetim görevinden çok, yeniden bir yargılama yapılması
söz konusudur. Dar anlamda istinafta ise, maddi sorun, öğrenme muhakemesi yapılarak
incelenmekle birlikte, muhakemede sözlülük ve doğrudan doğruyalık ilkeleri ancak karara
esas alınabilecek deliller yönünden uygulanır. İstinaf mahkemesince, maddi vakıalar ancak
gereken hususlarda yeniden incelenir, önemli ve tereddütlü hususlarda veya yeni delil, olay
mevcutsa deliller toplanır.
Kanundaki istinafa yönelik düzenlemeler göz önüne alındığında işaret edilen sistem klasik
anlamda istinaftan ziyade dar anlamda istinaf sistemidir. İstinaf kanun yolu incelemesinde
ilk derece mahkemesince yapılan tüm ceza muhakemesi işlemleri yok farz edilip bunlar yeni
baştan yapılmak yerine sadece tartışmalı olan deliller yeniden ele alınacaktır.

İstinaf kanun yolu, delil değerlendirmesi ve esasa ilişkin inceleme unsurları bakımından
temyiz kanun yolundan ayrılmaktadır. Yargılamanın bu aşamasında ilk derece mahkemesi
tarafından verilen karar, maddi olgular ve gerekirse yeni deliller göz önüne alınarak
incelenir. Kanunda istinaf nedenleri; usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık,
delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik ve ispat bakımından değerlendirmenin yerinde
olmaması şeklinde gösterilmiştir. Bölge adliye mahkemesi ilgili ceza dairesi, kararda sayılan
bu istinaf nedenlerine dair bir aykırılık görmesi halinde bozma ve davanın yeniden görülmesi
kararı verebilmektedir.
Bozma kararı, ilk derecede verilen kararda CMK m.289 uyarınca (g) ve (h) bentleri hariç,
diğer bentlerde belirtilen kesin aykırılık nedenleri bulunması halinde verilir ve dosya yeniden
incelenmek üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya bozma kararı veren
bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde uygun görülen başka bir ilk derece
mahkemesine gönderilir.

Madde 289 – (1) Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da aşağıda yazılı hâllerde
hukuka kesin aykırılık var sayılır:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Hâkimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış hâkimin hükme katılması.

c) Geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul olunduğu hâlde
hâkimin hükme katılması veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hâkimin hükme katılması.
d) Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görmesi.
e) Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin
yokluğunda duruşma yapılması.
f) Duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlâl edilmesi.
i) Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması.
Dosya kendisine gönderilen ilk derece mahkemesi bozma kararına uymak zorundadır, eski
kararda direnemez.(CMK m.284/1)
İstinaf incelemesinin sonucunda mahkeme gerekli görmesi halinde davanın yeniden
görülmesine de karar verebilmektedir. Buna göre ilk derece mahkemesi tarafından verilen
karar kaldırılır ve yeni bir karar verilir. Buna ilişkin yapılan duruşmada esas itibariyle ilk
derece mahkemesindeki duruşma hazırlığı ve duruşma kurallarına riayet edilir. Mahkeme,
duruşma hazırlığı evresinde tanık ve bilirkişilerin dinlenmesine, keşif yapılmasına karar
verebilecektir. Ancak yapılan duruşmada madde 282 kapsamında istinaf yargılamasına
özgü bazı hususlar da yer almaktadır.
Madde 282 – (1) Duruşma açıldığında aşağıda gösterilen istisnalar dışında bu Kanunun duruşma
hazırlığı, duruşma ve karara ilişkin hükümleri uygulanır:
a) Duruşma, bu Kanunun öngördüğü genel hükümlere göre başladıktan sonra görevlendirilen üyenin
inceleme raporu anlatılır.
b) İlk derece mahkemesinin gerekçeli hükmü anlatılır.
c) (Değişik: 20/7/2017-7035/17 md.) İlk derece mahkemesinde dinlenilen tanıkların ifadelerini içeren
tutanaklar ile keşif tutanakları ve bilirkişi raporu anlatılır.
d) (Ek: 20/7/2017-7035/17 md.) Bölge adliye mahkemesi duruşma hazırlığı aşamasında toplanan
delil ve belgeler, yapılmışsa keşif ve bilirkişi açıklamalarına ilişkin tutanak ve raporlar anlatılır.
e) Bölge adliye mahkemesi duruşmasında dinlenilmeleri gerekli görülen tanık ve bilirkişiler
çağrılır.
f) (Ek:17/10/2019-7188/28 md.) Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin davetiye tebliğ edilmesine
rağmen duruşmaya gelmemesi hâlinde duruşmaya devam edilerek sanığın sorgu tutanakları
anlatılmak suretiyle dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, 195 inci madde hükümleri saklı kalmak
üzere, sanık hakkında verilecek ceza, ilk derece mahkemesinin verdiği cezadan daha ağır ise, her
hâlde sanığın dinlenmesi gerekir.
Yapılan duruşma sonunda, istinaf başvurusu esastan reddedilebileceği gibi ilk derece
mahkemesi tarafından verilen karar kaldırılarak yeni bir karar da verilebilir.
Bölge adliye mahkemesi ilgili ceza dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesinde usule ve
esasa ilişkin bir aykırılık tespit edilmemesi halinde ise esastan ret kararı verilir. CMK
m.303/1’de yer alan a,c,d,e,f,g,h bentlerinde belirtilen aykırılıkların varlığı halinde de aykırılık
düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilir.(CMK m.280/1-a)

C.savcısı, sanık lehine veya aleyhine istinaf başvurusu yaparken açıkça yazılı gerekçe
göstermek zorundadır. Cumhuriyet savcısının gerekçeli istinaf başvurusu taraflara tebliğ
edilerek tarafların bu başvuruya karşı beyanda bulunması sağlanmalıdır (CMK md. 273/5).
Sanık, katılan, katılma talebi ilk derece ceza mahkemesi tarafından karara bağlanmamış
veya reddedilmiş kişiler ile katılan sıfatını alması mümkün olan suçtan zarar gören kişiler,
istinaf başvurusunda bulunurken gerekçe göstermek zorunda değildir. Yani, bu kişiler
gerekçe göstermese bile bölge adliye mahkemesi istinaf incelemesi yapmak zorundadır

(CMK md. 273/4). Bu durumda bölge adliye mahkemesi istinaf dilekçesi ya da beyanında
ileri sürülen hukuka aykırılıklarla bağlı değildir. İleri sürülmemiş olsa dahi son karara etki
eden bütün hukuka aykırılıklar kendiliğinden dikkate alınır ve buna göre karar verilir.
İstinaf Süresi
İstinaf istemi ve başvuru süresi CMK M. 273 uyarınca düzenlenmiştir:
Madde 273 – (1) İstinaf istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren
mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan
tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu sanık hakkında 263 üncü madde hükmü
saklıdır.
(2) Hüküm, istinaf yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden
başlar.
(3) (Değişik: 18/6/2014-6545/75 md.) Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları,
mahkemelerinin yargı çevresi içerisindeki asliye mahkemelerinin hükümlerine karşı, kararın o yer
Cumhuriyet başsavcılığına geliş tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurabilirler.
(4) Sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış,
reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanların dilekçe veya
beyanında, başvuruya ilişkin nedenlerin gösterilmemesi inceleme yapılmasına engel olmaz.
(5) Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde
açıkça gösterir. Bu istem ilgililere tebliğ edilir. İlgililer, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde bu
husustaki cevaplarını bildirebilirler.
Kanun maddesinden, başvuru süresinin esas olarak kısa kararın tefhiminden itibaren
işleyeceği anlaşılmaktadır. Uygulamada, gerekçeli karar yazılana kadar geçen sürede istinaf
başvuru hakkının kayba uğramaması için “süre tutum dilekçesi” geliştirilmiştir. Bu dilekçeyle
istinaf yoluna başvurulduğu bildirilmekte, yazılacak gerekçeli kararın taraflara tebliğinden
itibaren yine kanunda istinaf yoluna başvuru için belirtilen sürede istinaf sebeplerini içeren
dilekçe ilgili mahkemesine gönderilebilmektedir. Bu nedenle gerekçeli kararın tebliğinden
itibaren 7 gün içinde gerekçeli istinaf başvurusu yapılmalıdır.
İstinaf Edilebilecek ve İstinaf Edilemeden Kesinleşen Kararlar
İlk derece mahkemesi tarafından verilen kararlardan hangilerine karşı istinaf kanun yoluna
başvurulacağı hususu CMK m. 272’de gösterilmiştir:
Madde 272
(1) İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, onbeş
yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re’sen incelenir.
(2) Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan
mahkeme kararlarına karşı da hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabilir.
(3) Ancak;
a) (Değişik: 31/3/2011-6217/23 md.) Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere,
sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine,
b) Üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat
hükümlerine,
c) Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere,
Karşı istinaf yoluna başvurulamaz.

B)TEMYİZ KANUN YOLU
Temyiz kanun yolu, bölge adliye mahkemesi ceza daireleri tarafından verilmiş hükümleri
hukuka aykırılık açısından inceleyen kanun yoludur. İstinaf kanun yolundan farklı olarak
temyiz kanun yolunda verilen kararlarla ülkesel bir içtihat birliği sağlama amacı da
güdülmektedir.
CMK m.288 uyarınca temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır.
Kanunda hukuka aykırılık, bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması
olarak tanımlanmıştır. Kanunun burada işaret ettiği husus temyiz incelemesinde yalnızca
hukuki boyutun ele alınacağı, maddi açıdan olaylara ve delillerin değerlendirilmesine
ilişkin inceleme yapılmayacağı meselesidir. Bu nedenle temyiz nedeni olarak ancak
hükmün hukuki boyutu denetlenebilecektir.
Denetim ve İnceleme
Temyiz incelemesi, neticesinde olağan kanun yolları tüketilmiş olur. Yukarıda belirttiğimiz
gibi Yargıtay, yalnızca yargılamada hukuk normunun uygulanıp uygulanmadığını ve doğru
uygulanıp uygulanmadığını denetleyecektir. Bunun hukuki sonuçları göz önünde
bulundurulup karar verilirken maddi olayın sübuta erdiği kabul edilip hakimin maddi olayı ve
delilleri değerlendirmesine ilişkin incelemede bulunulmayacaktır.
Temyiz incelemesinde, bu kanun yoluna başvuran tarafın dilekçesinde belirtmediği ve nispi
bir bozma sebebinden kaynaklanan hukuka aykırılık tespit edilmesi halinde bu aykırılık
belirtilecek ancak bozma nedeni yapılamayacaktır. Buna karşın mutlak bozma sebebinin
tespit edilmesi halinde, bunlar temyiz nedeni olarak gösterilmese dahi bozma nedeni
yapılabilecektir. CMK’nın 302/3 maddesi uyarınca hüküm temyiz dilekçesinde gösterilen
sebeplerle bozulduğunda, dilekçede temyiz nedeni olarak gösterilmeyen nisbi hukuka
aykırılıklar da ilamda belirtilecektir.
Temyiz başvurusunun içeriği ve Yargıtay ilgili ceza dairesi tarafından yapılacak incelemenin
sınırı CMK m.294 ve m.301’de gösterilmiştir:
Temyiz başvurusunun içeriği
Madde 294
(1) Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek
zorundadır.
(2) Temyiz sebebi, ancak hükmün hukukî yönüne ilişkin olabilir.
Temyizde incelenecek hususlar
Madde 301
Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan
kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.

Temyize Başvuru Süresi
Ceza yargılamasında temyiz kanun yoluna başvuru süresi, hükmün açıklanmasından
itibaren 15 gün içinde yapılacaktır. Süre esas olarak kararın tefhiminden itibaren
başlayacaktır. Ancak hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda
açıklanmışsa süre başlangıcı olarak tebliğ tarihi esas alınacaktır(CMK m.291). Kararın
gerekçesi yazılmamış olsa dahi süresinde temyiz kanun yoluna başvurulup hak kaybının
önüne geçilmesi için süre tutum dilekçesi yöntemi geliştirilmiştir. Bu sayede söz konusu dilekçe ile temyiz yoluna başvurulduğu bildirilecek, gerekçeli kararın tebliğinden sonra da
temyiz gerekçeleri ayrı bir dilekçeyle açıklanabilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken
husus gerekçeli kararın tebliğinden itibaren ne kadar süre içinde gerekçeli temyiz
dilekçesinin sunulması gerektiğidir. CMK m.295’e bakıldığında, gerekçeli kararın tebliğinden
itibaren 7 gün içinde gerekçeli temyiz dilekçesinin sunulması gerektiği anlaşılmaktadır.
Madde 295
(1) Temyiz başvurusunda temyiz nedenleri gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin
bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde hükmü temyiz olunan
bölge adliye mahkemesine bu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilir. Cumhuriyet savcısı temyiz
dilekçesinde, temyiz isteğinin sanığın yararına veya aleyhine olduğunu açıkça belirtir.
(2) Temyiz, sanık tarafından yapılmış ise, ek dilekçe kendisi veya müdafii tarafından imza edilerek
verilir.
(3) Müdafii yoksa sanık, tutanağa bağlanmak üzere zabıt kâtibine yapacağı bir beyanla gerekçesini
açıklayabilir; tutanak hâkime onaylatılır. Sanığın yasal temsilcisi ve eşi hakkında 262 nci madde,
tutuklu sanık hakkında ise 263 üncü madde hükümleri saklıdır.


Temyiz incelemesi sonucunda verilebilecek kararlar
Temyiz incelemesi sonucunda esastan red kararı veya bozma kararı verilebilir. CMK m.302
uyarınca bu haller kanunda gösterilmiştir:
Madde 302 – (1) Bölge adliye mahkemesinin temyiz olunan hükmünün Yargıtayca hukuka uygun
bulunması hâlinde temyiz isteminin esastan reddine karar verilir.
(2) Yargıtay, temyiz edilen hükmü, temyiz başvurusunda gösterilen, hükmü etkileyecek nitelikteki
hukuka aykırılıklar nedeniyle bozar. Bozma sebepleri ilâmda ayrı ayrı gösterilir.
(3) Hüküm, temyiz dilekçesinde gösterilen sebeplerle bozulduğunda, dilekçede açıklanmış olmasa
bile saptanan bütün diğer hukuka aykırılık hâlleri de ilâmda gösterilir.
(4) Hükmün bozulmasına neden olan hukuka aykırılık, bu hükme esas olarak saptanan işlemlerden
kaynaklanmış ise, bunlar da aynı zamanda bozulur.
(5) 289 uncu madde hükümleri saklıdır.
Duruşma Yapılabilecek Haller
Madde 299 – (1) On yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerde, Yargıtay, incelemelerini
uygun görmesi halinde duruşma yoluyla yapabilir. Duruşma gününden sanığa, katılana, müdafi ve
vekile haber verilir. Sanık, duruşmada hazır bulunabileceği gibi, kendisini bir müdafi ile de temsil
ettirebilir.
(2) Sanık, tutuklu ise duruşmaya katılmak isteminde bulunamaz.

Temyiz Edilebilecek Kararlar
Ceza yargılamasında temyiz kanuna yoluna götürülebilecek kararlar ve temyiz yoluna
başvurulamadan kesinleşen kararlar CMK m.286 uyarınca gösterilmiştir. Buna göre :
Madde 286 – (1) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri temyiz
edilebilir.
(2) Ancak;
a) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa
olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye
mahkemesi kararları,
b) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge
adliye mahkemesi kararları,

c) (Ek: 20/7/2017-7035/20 md.) Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin ilk
derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen; seçenek
yaptırımlara ilişkin her türlü kararlar ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,
d) (Anayasa Mahkemesinin 27/12/2018 tarihli ve E.:2018/71 K.:2018/118 sayılı Kararı ile İptal;
Yeniden Düzenleme:20/2/2019-7165/7 md.) İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272 nci
maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkûmiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece
mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını
gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adlî para cezalarına ilişkin hertürlü bölge adliye mahkemesi
kararları,
e) Adlî para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere ilişkin
her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,
f) (Değişik: 18/6/2014-6545/78 md.) Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer
olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine
dair kararları, (1)
g) On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece
mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak (…)(2) istinaf başvurusunun esastan
reddine dair kararları, (1) (2)
h) (Değişik: 18/6/2014-6545/78 md.) Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik
tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu
tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar, (1)
ı) Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koşuluyla aynı hükümde, cezalardan ve
kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları, (1)
Temyiz edilemez.
(3) (Ek:17/10/2019-7188/29 md.) İkinci fıkrada belirtilen temyiz edilemeyecek kararlar kapsamında
olsa bile aşağıda sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları
temyiz edilebilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;

  1. Hakaret (madde 125, üçüncü fıkra),
  2. Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit (madde 213),
  3. Suç işlemeye tahrik (madde 214),
  4. Suçu ve suçluyu övme (madde 215),
  5. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (madde 216),
  6. Kanunlara uymamaya tahrik (madde 217),
  7. Cumhurbaşkanına hakaret (madde 299),
  8. Devletin egemenlik alametlerini aşağılama (madde 300),
  9. Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını
    aşağılama (madde 301),
  10. Silâhlı örgüt (madde 314),
  11. Halkı askerlikten soğutma (madde 318),
    suçları.
    b) Terörle Mücadele Kanununun 6 ncı maddesinin ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7 nci
    maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar.
    c) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrası, 31 inci
    maddesi ve 32 nci maddesinde yer alan suçlar.

Av.Erdem ARDA AKAY – Av. Yalçın TORUN

UYARI
Web sitemizde yayımlanan yukarıdaki yazılı metnin, eser sahipliği hakları Av.Yalçın
TORUN’a ve Av.Erdem Arda AKAY’a aittir. Bu yazılı metin hak sahipliğinin tespiti amacıyla
zaman içerikli elektronik imza ile muhafaza edilmektedir. Sitemizdeki yazılı metinler avukat
meslektaşlarımız tarafından dilekçelerinde serbestçe kullanılabilir, fakat metinlerin

tamamının, bir kısmının veya özetinin atıf yapılmaksızın başka web sitelerinde
yayınlanmasına iznimiz yoktur.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir