ACENTE SÖZLEŞMELERİ
- Genel
Bu çalışmada acentenin tanımı, inhisarilik özelliği, acentenin ve
müvekkilin borçları, acenteya veya müvekkile karşı dava dava
açılabilmesi, acentenin müvekkil tacir adına dava açabilmesi, acentenin,
müvekkil tacir adına, yetkisiz şekilde sözleşme yapmasının sonuçları,
acentenin denkleştirme istemi, eski acentenin ücret hakkı, rekabet yasağı
anlaşması konuları özet olarak açıklanmıştır. - Acente
Acente, Türk Ticar Kanunu (TTK) 1. Bölüm 7. Kısımda 102. Maddede ‘’
Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi
işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye
dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir
işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir
adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.’’ Şeklinde
tanımlanmıştır. Maddenin 2. fıkrasında Bu kısımda hüküm bulunmayan
hallerde Türk Borçlar Kanunu simsarlık sözleşmesi hükümleri, sözleşme
yapan acentelere komisyon hükümleri ve bunlarda da hüküm
bulunmayan hallerde vekalet sözleşmesinin hükümlerinin uygulanacağı
belirtilmiştir. Ayrıca kanunun 103. Sözleşmeleri yerli veya yabancı bir
tacir hesabına ve kendi adına yapmaya sürekli olarak yetkili bulunanlar
ile Türkiye Cumhuriyeti içinde merkez veya şubesi bulunmayan yabancı
tacirler ad ve hesabına ülke içinde işlemlerde bulunanlara da acente
hükümleri uygulanacaktır. - İnhisarilik
Yazılı olarak aksi kararlaştırılmadıkça, müvekkil, aynı zamanda ve aynı
yer veya bölge içinde aynı ticaret dalı ile ilgili olarak birden fazla acente
atayamayacağı gibi, acente de aynı yer veya bölgede, birbirleriyle
rekabette bulunan birden çok ticari işletme hesabına acentelik yapamaz. - Acentenin ve müvekkilin Borçları
a. Acentenin Borçları
Acente, sözleşme uyarınca kendisine bırakılan bölge ve ticaret dalı içinde,
müvekkilinin işlerini görmekle ve menfaatlerini korumakla yükümlüdür.
Acente, kusursuz olduğunu ispat etmediği takdirde özellikle, müvekkili
hesabına saklamakta olduğu malın veya eşyanın uğradığı hasarlardan
sorumludur. Acente, müvekkiline ait olan parayı göndermekle veya teslim
etmekle yükümlü olup da bunu yapmazsa, yükümlülüğün doğduğu tarihten
itibaren faiz ödemek ve gerekirse ayrıca tazminat vermek zorundadır.
Acente, üçüncü kişilerin kabule yetkili olduğu beyanlarını, bölgesindeki
piyasanın ve müşterilerin finansal durumunu, şartlarını, bunlarda meydana
gelen değişiklikleri ve yapılan işlemlere ilişkin olarak müvekkilini
ilgilendiren bütün hususları ona zamanında bildirmek zorundadır.
b. Müvekkilin Borçları
Müvekkilin acenteye karşı borçları TTK 120 maddesinde aşağıdaki gibi
düzenlenmiştir.
Madde 120- (1) Müvekkil, acenteye;
a) Mallarla ilgili belgeleri vermek,
b) Acentelik sözleşmesinin yerine getirilmesi için gerekli olan
hususları ve özellikle iş hacminin acentenin normalde
bekleyebileceğinden önemli surette düşük olabileceğini bildirmek,
c) Acentenin yaptığı işleri kabul edip etmediğini ya da yerine
getirilmediğini uygun bir süre içinde bildirmek,
d) Acentenin istemeye hak kazandığı ücreti ödemek,
e) Ücret, avans ve olağanüstü giderler hakkında 20 nci madde
hükümlerine göre faiz ödemek,
zorundadır.
(2) Bu maddeye aykırı şartlar, acentenin aleyhine olduğu ölçüde,
geçersizdir.
- Acenteya veya Müvekkile Karşı Dava Dava Açılabilmesi, Acentenın
Müvekkil Tacir Adına Dava Açabilmesi
TTK 105’inci maddesinde bu konu ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Acente, aracılıkta bulunduğu veya müvekkili temsilen akdettiği
sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar nedeniyle, müvekkili tacir adına
dava açabilir; aynı şekilde bu tür uyuşmazlıklar hususunda müvekkil tacire
izafeten acenteye karşı da dava açılabilir. Acentenin müvekkil taciri
mahkemede temsil edebilmesi için avukat olması şart değildir. Acentenin
müvekkil taciri mahkemede temsil yetkisi, özellikle müvekkil tacirin Türkiye
dışında olduğu durumlarda, yabancı tacirlere Türkiye’de dava açılması
olanağını yaratmaktır. Buna karşın yerli tacirlerin yerleşme ve iş yerleri
Türkiye’de bulunduğu için yetkili bir veya birkaç mahkeme bulmak ve
onları mahkemeye getirmek güç değildir. Müvekkil tacirin yerli tacir olduğu
durumlarda, acentenin müvekkil taciri mahkemede temsil etme yetkisi
kaldırılabilir; böyle durumlarda müşteri doğrudan müvekkil taciri dava
edecektir. Buna karşın müvekkilin yabancı tacir olduğu durumlarda,
acentenin müvekkil taciri mahkemede temsil yetkisi, kaldırılamaz. Böyle
durumlarda müşteri, dilerse doğrudan sözleşmenin karşı tarafı olan
yabancı tacire dava açabilir; dilerse müvekkil tacire ithafen Türkiye’de
acenteye dava açabilir. Müvekkilin yabancı tacir olduğu durumlarda
acentenin müvekkili mahkemede temsil yetkisi kaldırılamamasının nedeni,
yabancı tacirlere Türkiye’de dava açılması olanağını yaratmaktır. Eğer
müvekkil tacire izafeten acenteye dava açılmışsa; mahkemenin
hükmedeceği karar, acenteye uygulanamaz, karar, davanın (ve
sözleşmenin) tarafı olan müvekkil tacire uygulanacaktır. Zira acente,
davada (ve sözleşmede) sadece temsilci konumundadır.
- Acentenin, Müvekkil Tacir Adına, Yetkisiz Şekilde Sözleşme
Yapmasının Sonuçları
TTK 108’inci maddesinde acentenin, yetkisi olmaksızın veya yetki
sınırlarını aşarak, müvekkil tacir adına bir sözleşme yaptığı durumlarda,
işlemin doğuracağı hukukî sonuca ilişkin olarak, BK’nın yetkisiz temsil
sistemine paralel şekilde, bir düzenleme mevcuttur. Buna göre; acente,
yetkisi olmaksızın veya yetki sınırlarını aşarak, müvekkili adına bir
sözleşme yaparsa, müvekkil tacir, bunu haber alır almaz icazet verebilir;
vermediği takdirde acente sözleşmeden kendisi sorumlu olur. Müvekkil
sözleşmeye icazet verebilir; müvekkilin derhal bildirimde bulunmak
zorunluğu yoktur. Sessiz kalmışsa icazet vermemiş demektir. - Acentenin Denkleştirme İstemi
Acentelik faaliyeti sonucunda genişleyen müşteri çevresi ile müvekkil
tacir, acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra da ticari ilişkilerini
devam ettirmekte ve bu yolla ekonomik yarar sağlamayı sürdürmektedir.
Buna karşılık acente kendisinin oluşturduğu müşteri çevresi ile daha sonra
müvekkil tacir tarafından doğrudan veya yeni acente tarafından işlem
yapılmasına rağmen ücret isteme hakkını kullanamayacaktır. Sözleşmesi
sona eren acenteye, müvekkilin sözleşmenin sona ermesinin ardından
dahi yararlanmaya devam edeceği bu durumu dengelemek için belli bir
bedel ödenmektedir. Bu bedele denkleştirme istemi adı verilmektedir. TTK Maddesinde denkleştirmeye ilişkin düzenleme aşağıdaki şekildedir.
Madde 122- (1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme
ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde
ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun
tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa
bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi
devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını
kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi
hakkaniyete uygun düşüyorsa,
acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
(2) Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık
komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme
ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı
sırasındaki ortalama esas alınır.
(3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente
sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme
müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente
denkleştirme isteminde bulunamaz.
(4) Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme
istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl
içinde ileri sürülmesi gerekir.
(5) Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile
benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona
ermesi halinde de uygulanır.
- Eski Acentenin Ücret Hakkı
Acente, kural olarak, sadece acentelik ilişkisinin devam ettiği
sürece, fiilen aracılıkta bulunduğu ya da müvekkil taciri temsilen akdettiği
sözleşmeler için ücret talep edebilir Bununla birlikte, belli durumlarda,
acentelik sözleşmesi sona ermiş olmasına rağmen eski acentenin, ilişkisi
devam ederken gerçekleşmesine katkıda bulunduğu işlemlerden ücret
alabileceğini düzenlemiştir. Acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra kurulan
işlemler için acente; işleme aracılık etmişse veya işlemin yapılmasının
kendi çabasına bağlanabileceği ölçüde işlemi hazırlamış ve işlem de
acentelik ilişkisinin bitmesinden sonra uygun bir süre içinde kurulmuşsa,
acentenin ücret istenebilecek bir işleme ilişkin olarak üçüncü kişinin icabı,
acentelik ilişkisinin sona ermesinden önce acenteye veya müvekkile
ulaşmışsa, ücret isteyebilir. Bu ücretin, hâl ve şartlara göre paylaşılması
hakkaniyet gereği ise, sonraki acente de uygun bir pay alır. Acente, ayrıca,
müvekkilinin talimatına uygun olarak tahsil ettiği paralar için de tahsil
komisyonu isteyebilir. - Rekabet Yasağı Anlaşması
Olağan olan acente ilişkisinin sona ermesiyle acentenin serbest hale
gelmesi, arzu ediyorsa acentelik mesleğini, sona eren ilişkinin içine girdiği
alan dahil, istediği alanda sürdürmesidir. Ancak taraflar (çoğu kez
müvekkilin isteği ve hatta baskısı ile) rekabet yasağının sözleşmenin sona
ermesinden sonra da devam etmesini kararlaştırabilirler. Bu tür
anlaşmaların geçerliliği için yazılı şekilde yapılması şarttır. Rekabet
Yasağı Anlaşması TTK 123. maddesinde düzenlenmiştir. Rekabet
yasağına ilişkin anlaşmalar en çok, ilişkinin bitiminden itibaren iki yıllık
süre için yapılabilir ve yalnızca acenteye bırakılmış olan bölgeye veya
müşteri çevresine ve kurulmasına aracılık ettiği sözleşmelerin taalluk ettiği
konulara ilişkin olabilir. Müvekkilin, rekabet sınırlaması dolayısıyla,
acenteye uygun bir tazminat ödemesi şarttır. Müvekkil, sözleşme
ilişkisinin sona ermesine kadar, rekabet sınırlamasının uygulanmasından
yazılı olarak vazgeçebilir. Bu hâlde müvekkil, vazgeçme beyanından
itibaren altı ayın geçmesiyle tazminat ödeme borcundan kurtulur.
Taraflardan biri, diğer tarafın kusurlu davranışı nedeniyle haklı sebeplerle
sözleşme ilişkisini feshederse, fesihten itibaren bir ay içinde rekabet
sözleşmesiyle bağlı olmadığını diğer tarafa yazılı olarak bildirebilir.
Av. Yalçın TORUN
UYARI
Web sitemizde yayımlanan yukarıdaki yazılı metnin, eser sahipliği hakları Av.Yalçın
TORUN’a aittir. Bu yazılı metin hak sahipliğinin tespiti amacıyla zaman içerikli elektronik
imza ile muhafaza edilmektedir. Sitemizdeki yazılı metinler avukat meslektaşlarımız
tarafından dilekçelerinde serbestçe kullanılabilir, fakat metinlerin tamamının, bir kısmının
veya özetinin atıf yapılmaksızın başka web sitelerinde yayınlanmasına iznimiz yoktur
Leave a Reply