Kişisel Verileri  Hukuka Aykırı Olarak İşlenen Gerçek  Kişi,  Kişilik Haklarına Saldırı Nedeniyle Manevi Tazminat İsteyebilir mi?

 

  1. Kişisel Veriler ve Kişilik Hakları  

Konunun daha iyi anlaşılması için önce “kişisel veri” ve “kişilik hakkı” kavramlarının açıklanmasında yarar vardır.  Kanundaki tanımıyla “kişisel veri”  kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgidir. Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin  gerekse Anayasa Mahkemesinin bir çok kararında belirtildiği üzere kişinin adı, soyadı, siyasi görüşü, üye olduğu dernekler, alışkanlıkları, sevdiği kitaplar, yaptığı spor faaliyetleri, aldığı cezalar, yargılandığı suçlar, bu suçlara ilişkin bilgi ve kayıtlar vs. gibi veriler, korunması gereken kişisel veri olarak kabul edilmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2014/331 K. sayılı kararında kişinin beraat etmiş olsa bile  ilgili kişinin yargılandığı bir suça ilişkin bilgi ve belgeler dahi   “kişisel veri” olarak kabul edilmektedir.   

“Kişilik hakkı”, Türk Medeni Kanununda veya başka bir kanunda  açıkça   tanımlanmamıştır.  Kişilik hakkının  kişinin maddi ve manevi bütünlüğü üzerindeki bütün değerleri içeren geniş kapsamlı bir hak olduğu  ve kişisel verilerin de çoğu zaman bu değerler içerisinde yer aldığı doktrinde kabul edilmektedir. Kişi  var olmak, gelişmek,  özgür olmak, insanın olanaklarını kullanmak ve saygı görmek isteyecek ve insan olmanın gereklerini yerine getirebilmek için kişilik haklarına ihtiyaç duyacaktır. Yargıtay’ın çeşitli kararlarında kişilik hakkı  ’’ ….kişiliği oluşturan değerler üzerindeki mutlak surette korunan, kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları ifade eder. Kişinin hayatı, beden ve ruh sağlığı, beden bütünlüğü, özgürlüğü, onur ve saygınlığı, özel hayatının gizliliği, sırları gibi unsurlara yönelik bir saldırı kişilik hakkının ihlali sayılır. Ancak kişilik haklarının zamana ve durumun koşullarına göre değişebilen dinamik bir alan olması nedeniyle kapsamı konusunda sınırlayıcı bir sayım yapmak mümkün olmamaktadır. ‘’   şeklinde tanımlamıştır.[1]

 

Kişilik hakkının tanımı Türk Medeni Kanununda (TMK) yapılmamış olsa da,  kanunun Kişiler Hukuku Başlıklı birinci kitabının  gerçek kişilere ayrılan birinci bölümde mevcut bulunan  “Kişilik” kısmı içerisinde 24. madde de  “kişilik hakkı” koruma altına alınmıştır.  TMK’nın kişilik haklarını korumak için düzenlenmiş 24. maddesi “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.” şeklindedir. Kişisel  verileri  ilgili kişinin rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak işlenmesi (paylaşılması, kaydedilmesi, değiştirilmesi, depolanması elde edilmesi vb.)  durumunda,  kişinin ruh sağlığı, onuru, saygınlığı, özel hayatının gizliliği  zarar görebilecek ve kişilik haklarına saldırı gerçekleşmiş olacaktır.

[1] Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun  06.07.2018  tarih ve E.2017/5 , K.2018/7 sayılı Kararı  

2.Hukuka Aykırı Kişisel Veri Paylaşımı Nedeniyle Kişilik Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin Yargıya İntikal Eden Olaylardan  Örnekler

Konuyla ilgili Yargıtay kararlarının incelenmesi konunun daha iyi anlaşılmasına olanak sağlayacaktır. 

Basında  “Generallerin Yahudi Damatları” başlığı ile yapılan haberde davacıya ait  pasaportun fotoğraf ve kimlik bilgilerinin bulunduğu sayfalarının  okunacak şekilde paylaşılması neticesinde, haberin kişilik haklarına saldırı oluşturduğu kabul edilerek manevi tazminata hükmedilmiştir. (Yargıtay  4. HD. 2021/1575 K sayılı Kararı)  

Boşanma davasının devam ettiği dönemde  eşlerden birisinin diğerinin kimlik fotokopisi ile  “e-devlet” şifresini alarak  eşinin  kişisel verilerine bilgisi dışında ulaştığı olayda,  kişilik haklarına saldırı oluştuğuna,  davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğine karar verilmiştir. (Yargıtay 4. HD 2017/2970 K Sayılı Kararı )  

Davacının rızası olmaksızın kimlik bilgileri kullanılmak ve imzası taklit edilmek suretiyle davacı adına abonelik sözleşmesi yapılarak telefon hattı çıkarıldığı ve borcun ödenmemesi nedeniyle hakkında icra takibi başlatılan olayda,  davalı ….AŞ, davacının kişisel verilerinin  hukuka aykırı işlenmesini  ve sahte abonelik yapılmasını engelleyecek tedbirleri almadığından, bayiini iyi seçmediğinden ve denetlemediğinden  davacının kişilik haklarının  ihlal edildiği gerekçesiyle  manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir. 

Davacı hakkında öğrenciyken, ülkücü grup içerisinde yer aldığı ve ülkücülük faaliyetleri sırasında Hukuk Fakültesi Dekanını tehdit ettiği iddiasının olaydan 20 yıl sonra Danıştay’a tetkik hakimi olarak seçilmesi sonrasında  basında paylaşılmasının kişilik haklarını ihlal ettiği  gerekçesiyle açılan davada manevi tazminat talebi reddedilmiştir.  (Yargıtay 4. HD  2020/30 K sayılı Kararı)

Milletvekilinin  yaptığı basın toplantısında  Suriye’de savaştan kaçıp Türkiye’ye gelen sığınmacıların Türk vatandaşlığına geçtiklerini ve sığınmacılara Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanı verildiğini ifade ederek iddiasını desteklemek için de davacıya ait nüfus cüzdanının fotoğraflı fotokopisini  basın mensuplarına göstermesi neticesinde kişilik haklarını ihlal edildiği iddiasını kabul etmeyerek manevi tazminat talebini reddetmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun  2014/56 E, 2015/1679 K. sayılı kararında da kişinin adını içeren kişisel verinin, ilgili kişinin rızası olmaksızın paylaşılması eyleminin de unutulma hakkını da referans göstererek manevi tazminata hükmedilmesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı  “4 yıl önce gerçekleşen bir olayın mağduru olan kişinin adının açık bir şekilde yazılarak kitapta yer alması halinde unutulma hakkının bunun sonucunda da davacının özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiği kabul edilmelidir. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın “Google Kararında açıkladığı gibi ilgili verinin kamu hayatında oynadığı önemli rol ve halkın ilgili veriye yönelik yoğun ilgisi şeklinde, üstün bir kamu yararını ortaya koyan özel sebepler bulunmadığına göre bilimsel esere alınan kararda kişisel veriler açık bir şekilde yer almamalıdır. Görüşmeler sırasında azınlıkta kalan üyeler mahkeme kararlarında yer alan isimlerin rumuzlanmasına gerek olmadığını, yargılamanın istisnalar haricinde açık bir şekilde yapıldığını hükmün alenen tefhim edildiğini, bu nedenle özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmediğini savunmuşlar ise bu görüş “sorunun mahkeme kararlarında isimlerin rumuzlanmadan yer alması değil, kararların kitaba alınması sırasında rumuzlanması gerekip gerekmediği sorunu olduğu” gerekçesi ile kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.  O halde davacının isminin rumuzlanmadan kitapta yer almasının unutulma hakkını ve bunun neticesinde özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği dikkate alındığında davacı lehine manevi tazminat koşullarının gerçekleştiğinin kabulü zorunludur.” şeklindedir

3.Kişilik Haklarının İhlali Durumunda Başvurulabilecek Hukuki Çareler

Kişisel verilerinin korunması hakkı ihlal edilerek kişilik hakkına saldırıda bulunulan herkes  MK 25. maddesi gereği  kendi yerleşim yeri mahkemesinden veya davalının yerleşim yeri mahkemesinden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilecektir.   Davacı bununla da kalmayıp,  bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesini ya da yayımlanmasını da  hakimden isteyebilecektir. Kişilik hakları zarar gören kişi  maddi ve manevi tazminat istemlerinde de bulunabilecek ayrıca  hukuka aykırı saldırı dolayısıyla davalı tarafından elde edilen kazancın vekaletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesini de talep edebilecektir. 

Türk Borçlar Kanununun (TBK)  646. maddesinde  TBK’nın 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun Beşinci Kitabı olduğu ve TMK’nun tamamlayıcısı olduğu ifade edilmiştir.  TBK’nun  49. Maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”  düzenlemesini içermektedir.  TBK ayrıca 58. maddesindeki özel bir hükümle kişilik haklarını saldırılara karşı korumaktadır. TBK 58. maddesi  Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hakim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.” düzenlemesi içermektedir.

Avukat ve Arabulucu Yalçın TORUN

                                                                       Torun Hukuk Burosu  (03124325678)

                                                                                   @Av_YalcinTorun   (Twitter)

                                                                                    yalcintorunn          (instagram)  

  

 

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir