AİLE KONUTU NEDİR ?  EŞLERİN AİLE KONUTU ÜZERİNDEKİ HAKLARI VE AÇABİLECEĞİ DAVALAR NELERDİR ?

1.Aile Konutu Kavramı

“Aile konutu” kavramı 1 Ocak 2011 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) ile Türk Hukukuna girmiştir. Türk Hukukunda yeni bir müessese olmakla beraber Türk aile yapısı içinde aile konutunun diğer ülkelerden çok daha önemli bir yerde olduğu söylenebilir. Aile konutu TMK gerekçesinde de tanımlandığı gibi; ailenin bir arada yaşadığı, eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, aile içerisindeki kişilerin yaşantılarına yön veren, acı ve tatlı günlerin yaşandığı, çeşitli anılara sahip, düzenli yerleşim amacıyla kullanılan mekândır.  Aile konutundan bahsedebilmek için öncelikle resmi bir evlilik birliği ile bir araya gelmiş aile bulunmalıdır. Bu aile, konut adı verilen bir mekânda birlikte yaşamalıdır. Konutun aile konutu olabilmesi için eşlerin birlikte konutun maliki olmaları zorunlu değildir. Ayrıca kira sözleşmesine dayalı olarak kullanılan konut için de aile konutundan söz edilebilir.  Evliliğin; ölüm, boşanma, evliliğin iptali vb. sebeplerle sona ermesi durumunda evlilik birliği son bulacağı için aile konutu niteliğine sahip olan mekânın aile konutu niteliği son bulacaktır. Ancak boşanma sonrası mal rejimi tasfiyesinde bir eşe ve ölen eşin mirasının paylaşılması aşamasında sağ kalan eşe aile konutuna ilişkin tanınan haklar bulunmaktadır.

2.Aile Konutunun Eşlere ve Aileye Sağladığı Haklar İle Korumalar

Aile konutu eşlerin ortak yaşantılarının en önemli malvarlığı değerlerinden biridir. Kişilerin konut ile olan bağlılıkları tüm hukuk sistemlerinde yasal anlamda koruma altına alınmıştır. Sadece eşlerden birinin mülkiyetinde olsa bile, aile bireylerinin aile konutu üzerinde birlikte zilyetlikleri söz konusu olmakta, yani aile konutu tüm aile bireylerince kullanılmaktadır. Bu sebeplerle aile konutu eşlere ve ailenin diğer bireylerine birtakım haklar ve korumalar sağlamaktadır.

Bu haklar kapsamında; eşlerden biri, TMK m.194 f.1 hükmü gereği diğer eşin açıkça rızası olmadan aile konutunu başkalarına devredemez, aile konutu üzerindeki hakları tapuda sınırlayamaz, (ipotek ve rehin tesis etmek vb.), aile konutunu kiralayamaz ve kira sözleşmesini sonlandıramaz.

Aile konutu olarak kullanılan konutun sahibi olmayan eş, TMK m.194 f.2 hükmüne göre tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli aile konutu kaydının (şerhin) konulmasını tapu müdürlüğünden isteyebilir, aile konutu kira ile sağlanmışsa; kira sözleşmesinin tarafı olmayan eş, TMK m.194 f.3 hükmüne göre kiralayan kişiye yapacağı bildirimle kira sözleşmesinin tarafı haline gelerek kira sözleşmesinden, eşler birlikte ve tamamen sorumlu olur, kiraya veren, kira sözleşmesini, kira bedelinin ödenmemesi dışındaki sebeplerle sonlandırmak için eşlere karşı ayrı ayrı yazılı bildirim yapmak zorunda kalır. Ayrıca TMK m.194 f.1 ve TBK m.349 f.1 hükümlerine göre eşlerden biri, kirada oturmuş oldukları aile konutu ile ilgili tek başına tahliye taahhüdü veremez.

Eşlerden birinin ölümü sonrası; sağ kalan eşe, TMK m.240 f.3, m.279 f.2 ve m.652 f.2 hükümlerine göre aile konutu üzerinde yararlanma, oturma veya mülkiyet hakkı tanınabilir. Boşanma sonrasında aile konutunda kimin kalacağını TMK m.254 f.1 hükmüne göre eşler kararlaştırabilir. Aile konutunda kalma hakkını elde eden eş, bu hakkın tapu kütüğüne kayıt düşülmesini isteyebilir. Eşlerin anlaşamamaları halinde; TMK m.254 f.2 hükmüne göre hâkim, hükümde belirtilen şartları gözeterek aile konutunun bir eşe özgülenmesine karar verir. Hâkim vermiş olduğu kararında aile konutunda kalma ve aile konutunu kullanma süresini belirleyerek tapu kütüğüne kayıt konulması için vermiş olduğu kararı tapu müdürlüğüne bildirir. TMK m.254 f.3 hükmüne göre hâkim aksine karar vermedikçe belirlenen süre sonunda aile konutunda kalma ve aile konutunu kullanma hakkı sona erecektir.  TMK m.254 f.2 hükmüne göre hâkimin belirlemiş olduğu süreler sona ermeden aile konutunda kalan ve aile konutunu kullanan eşin durumunda değişiklik olursa diğer eş, TMK m.254 f.3 hükmüne göre hâkimden verilmiş olan kararın tekrar gözden geçirilmesini isteyebilir.

3.Aile Konutuna Yönelik Açılabilecek Davalar

Aile konutu, aile açısından koruduğu değerler düşünülerek kanun hükmü ile koruma altına alınmıştır. Bazen kanun hükümleri ile korunan hakların kullanılmasında eşler arasında uyuşmazlık çıkabilir. Çıkan uyuşmazlığın çözümünde hâkimin müdahalesi gerekmektedir. Bu gibi durumlarda aile konutuna ilişkin bazı davalar ile hâkimin uyuşmazlığa müdahalesi sağlanır.

a.Aile Konutu Tespiti Davası

Oturulan konutun, aile konutu olup-olmadığına dair eşler arasında anlaşmazlık varsa aile mahkemesi hâkiminin müdahalesi istenebilir. Aile konutu olup-olmadığının tespiti için dava açan eşin HMK m.106 f.1 hükmüne göre davayı açmakta hukuki bir yararı bulunmalıdır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04.05.2015 tarihli ve 2015/9142 K. sayılı kararı da bu durumu desteklemektedir. Dava açılacağı zaman eşlerden biri ölmüşse; davayı açacak olan eş, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 23.01.2012 tarihli ve 2012/858 K. sayılı kararında belirttiği gibi tereke üzerinde hak sahibi olan mirasçılara karşı dava açmalıdır.

b.Aile Konutu İçin Açık Rıza Konusunda Hâkimin Müdahalesi Davası

Eşlerden birinin; aile konutu üzerinde yapacağı ipotek tesisi, kiralama vb. işlemler için diğer eşin rızasını alamaması durumunda veya diğer eşin yasa tarafından kendisine tanınan rıza verme yetkisini haklı bir sebebi olmadan kötüye kullanması durumunda, kendisine rıza verilmeyen eş TMK m.194 f.2 hükmüne göre aile mahkemesi hâkiminin müdahalesini isteyebilir. Eşin rıza vermeme durumu isteyerek olabileceği gibi istemeden de gerçekleşebilir. Ayrıca TBK m.349 f.1 hükmüne göre kira sözleşmesini sonlandırmak isteyen eşin, diğer eşin açık rızasını alması mümkün olmazsa veya açık rızası alınması gereken eş haklı sebebi olmaksızın rıza vermezse TBK m.349 f.2 hükmüne göre hâkimden bir karar vermesini isteyebilir. Aile mahkemesi hâkimi, müdahale isteğini haklı görürse hukukî işlemi yapmak isteyen eşin tek başına dava konusu hukukî işlemi yapması için yetki verilmesine karar verebilir.

c.Aile Konutunun Devrinin İptali Davası

TMK m.194 f.1 hükmüne göre eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutunu devredemez. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.04.2015 tarihli ve 2015/1201 K. sayılı kararına göre eşin açık rızası olmadan yapılan devrin geçerli olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Kanunun açık hükmüne ve Yargıtay İçtihadına rağmen eşlerden birisi diğer eşin açık rızasını almadan aile konutunu devredecek olursa, açık rızası olmayan eş bu devrin iptali için devir yapılan kişi ile birlikte devri gerçekleştiren eşe karşı dava açabilir. Açılan bu dava sonucunda hâkim tarafından açık rıza yokluğunda yapılan devrin iptaline, evlilik birliği devam ediyorsa karar verebilir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 14.03.2012 tarihli ve 2012/5744 K. sayılı kararına göre aile konutu niteliğindeki konutun evlilik birliği devam ediyorsa eşin açık rızası olmadan devri iptal için yeterlidir. Evlilik birliği; evliliğin iptali, boşanma ve ölüm sebebiyle sona ermişse hâkim yapılan devrin iptaline karar veremez.

ç. Aile Konutu Üzerindeki Hakların Sınırlanmasının İptali Davası

TMK m.194 f.1 hükmüne göre aile konutunun maliki olan eş, diğer eşin açık rızasını alarak aile konutu üzerindeki hakları sınırlayabilir. (ipotek ve rehin tesis etmek vb.) Kanunun açık hükmüne rağmen eşlerden birisi diğer eşin açık rızasını almadan aile konutunun üzerindeki hakları sınırlarsa, açık rızası olmayan eş bu işlemin iptali için devir yapılan kişi ile birlikte devri gerçekleştiren eşe karşı dava açabilir. Açılan bu dava sonucunda hâkim tarafından açık rıza yokluğunda yapılan işlemin iptaline evlilik birliği devam ediyorsa karar verebilir. Evlilik birliği; evliliğin iptali, boşanma ve ölüm sebebiyle sona ermişse hâkim yapılan işlemin iptaline karar veremez.

d.Aile Konutuyla İlgili Kira Sözleşmesinin Feshinin İptali Davası

TMK m. 194 f.1 ve TBK m.349 f.1 hükümlerine göre eşlerden biri diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini sonlandıramaz, alt kira sözleşmesi yapamaz ve kira hakkını başkasına devredemez. Kanunun açık hükmüne rağmen eşlerden birisi diğer eşin açık rızasını almadan aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini sonlandıracak olursa açık rızası olmayan eş, bu işlemin iptali için sözleşmenin sonlanmasından yararlanan ile birlikte sözleşmeyi sonlandıran eşe karşı dava açabilir. Açılan bu dava sonucunda hâkim tarafından açık rıza yokluğunda yapılan işlemin iptaline evlilik birliği devam ediyorsa karar verebilir. Evlilik birliği; evliliğin iptali, boşanma ve ölüm sebebiyle sona ermişse hâkim yapılan işlemin iptaline karar veremez.

e.Aile Konutu Şerhinin (Kaydın) Konulması Davası

TMK m.194 f.3 hükmüne göre aile konutunun mülkiyeti eşlerden birine aitse diğer eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir.  Aile konutu şerhinin konulması davası iki sebeple açılabilir. İlk olarak konutun aile konutu olduğuna dair eşlerin arasında bir anlaşmazlık çıkması sebep olarak gösterilebilir. Evlilik birliği sonlanmadan, eşlerden birinin mülkiyetinde olan, gerçekten oturulan bir konut ile ilgili konutun sahibi olmayan eş tarafından aile konutu şerhi konulması istenebilir. İkinci sebep olarak eşler arasında bir anlaşmazlık çıkmadığı halde Tapu Sicil Müdürlüğünce işlemin yapılmaması gösterilebilir. Bu sebeple dava açılabilmesi için Tapu Sicili Müdürlüğünce işlemin yapılmadığının belgelenmesi gerekir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 15.06.2015 tarihli ve 2015/12633 K. sayılı kararına göre Tapu Müdürlüğünün, şerh konulması talebini hukuken ve fiilen yerine getirmediği belgelendirilmedikçe, konutun maliki olmayan eşin aile konutu şerhinin konulmasını dava yoluyla istemekte hukuki yararı kalmamıştır.

f.Aile Konutu Şerhinin Kaldırılması Davası

Aile konutu şerhinin kaldırılması, koşulları gerçekleştiği zaman evlilik birliği devam ederken istenebileceği gibi evlilik birliği sona erdiğinde de istenebilir. Evlilik birliği devam ederken aile konutu şerhinin kaldırılmasının istenebilmesi için; konutun, aile konutu olmaktan çıkmış olması gerekmektedir. Evlilik birliği sona erdiğinde aile konutu şerhinin kaldırılabilmesi için; konut, evlilik birliğinin sonlanması ile aile konutu özelliğini kaybetmelidir. Aile konutu şerhi kaldırılırken, konulmasında geçerli hükümler aynen uygulanmalıdır.

g.Aile Konutunun Muvazaalı Devrinin İptali Davası

Aile konutu gerçekte satılmadan satılıyormuş gibi gösterilerek de elden çıkarılabilir. Aile konutunun bu şekilde devrine muvazaalı devir denir. Aile konutunun maliki olmayan eşin muvazaalı devrin iptaline ilişkin davayı açmasında hukukî yararı mevcuttur. Malik olmayan eş var olan hukukî yararı sebebiyle muvazaalı devrin iptali için dava açabilir. Eşlerin boşanmamış olması muvazaalı devrin iptali için açılan davanın incelenmesine engel oluşturmaz.

ğ.Aile Konutuna El Atmanın Önlenmesi Davası

TMK m.683 f.2 çerçevesinde düzenlenen el atmanın önlenmesi davası bir konutun aile konutu olduğundan bahisle de açılabilir. Eşler, aile konutu üzerinde olan mülkiyet hakkına yönelik haksız bir saldırıyı önlemek için el atmanın önlenmesi davası açabilirler.

 Sonuç olarak anayasamızda da ifade edildiği üzere aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri almak, teşkilatı kurmakla yükümlüdür. Devlet ailenin korunmasında üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmek maksadıyla gerçekleştirdiği yasal düzenlemeler içerisine  aile konutu kurumunu da dahil etmiş   ve  aile konutunun korunmasına yönelik tedbirler almıştır.

Av.Yalçın TORUN 

 

Tel:0312 432 56 78 – 0505 621 99 92