BOŞANMA DAVALARINA İLİŞKİN MAHKEME KARARLARININ TANIMA VE TENFİZİ

2018 verilerine göre evlenmelere bakıldığında; yabancı kadınla evlenme oranı %4,1’dir( 22 bin 743 gelin yabancıdır). Özellikle Alman, Azeri ve Suriyeli kadınlarla çok sık evlilik yapılmıştır. Yabancı erkeklerle evlenme oranı ise %0,7’dir(4 bin 119 damat yabancıdır).Özellikle Alman, Suriyeli ve Avusturyalı erkeklerle evlilik yapılmıştır.
Dolayısıyla yabancılarla yapılan evliliklerin boşanma ile sonuçlanması ve başka ülkelerde yabancı mahkemelerce verilen kararların ülkemizde de sonuç doğurmasının nasıl sağlanacağının açıklanması önem arz etmektedir. Bu çalışmamızda hem boşanma davalarında uygulanacak hukuk hem de başka ülkelerde verilen kararların ülkemizde sonuç doğurması için izlenecek yol açıklanacaktır.

1.BOŞANMA DAVALARINDA UYGULANACAK HUKUK


Sık sık yabancılarla evlilik yapıldığı ve TÜİK verilerine göre boşanma davalarının son 10 yılda %28 arttığı göz önünde bulundurulduğunda, boşanma davalarında uygulanacak hukuku irdelemekte fayda vardır.
Boşanma kararı verilebilmesi için geçerli bir evlilik olması gerekmektedir. Dolayısıyla boşanma davalarında evliliğin geçerliliği ön sorun olarak incelenmektedir.
Evliliğin geçerliliği için Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu madde 13’te düzenlenmiştir. Buna göre “(1) Evlenme ehliyeti ve şartları, taraflardan her birinin evlenme anındaki millî hukukuna tâbidir.(2) Evliliğin şekline yapıldığı ülke hukuku uygulanır.” Maddeyi örnekle açıklamak gerekirse bir Türk vatandaşı kadın ile Avusturyalı erkek, Türkiye’de evlenmişlerdir. Bu durumda evlenme ehliyeti ve evlenme şartları bakımından kadın Türk Hukukuna, Erkek ise Avusturya hukukuna tabi olacaktır. Evlenmenin şekli anlamda geçerliliği ise Türk Hukukuna tabi olacaktır. Yani eşlerin evlenme yönündeki açık iradelerini nikah memuru önünde açıklamaları gerekecektir. Bu şekilde geçerli bir evlenmenin tespiti halinde hakim boşanmanın hangi hukuka tabi olacağı konusuna geçecektir.
Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu Madde 14’te çeşitli ihtimaller göz önünde bulundurularak uygulanacak hukukta belirleme yapılmıştır. Buna göre;
A. Eşler müşterek millî hukukuna sahipse boşanma davası da o milli hukuka tâbidir. Örneğin eşlerin ikisi de Alman Vatandaşı ise milli hukukları da Alman hukuku olacağından boşanma davası da Alman Hukukuna tabi olacaktır.
B. Tarafların ayrı vatandaşlıkta olmaları hâlinde müşterek mutad mesken hukuku uygulanacaktır. Örneğin eşlerden biri Alman vatandaşı diğeri Türk vatandaşı ise ve bu eşler Almanya’da yaşıyor ise boşanma da Alman hukukuna tabi olacaktır.
C. Eşlerin müşterek mutad meskeni yoksa da artık hakim Türk hukukunu uygulayacaktır. Örneğin eşlerden biri Avusturya vatandaşı biri de Türk vatandaşı ancak Avusturya vatandaşı olan eş işi nedeniyle Almanya’da, Türk vatandaşı olan eş de işi nedeniyle Türkiye’de yaşıyorsa artık milli hukuk uygulanacak yani Türk hukuku uygulanacaktır.

2.YABANCI MAHKEME KARARLARININ TANINMASI


Yabancı bir mahkeme kararının tanınması demek o mahkeme kararının verildiği ülkedeki kesin hüküm etkisini ülkemizde de doğurması demektir. Yani yabancı mahkeme kararı tanındığı takdirde o kararın konusu ve tarafları hakkında artık Türkiye’de dava açılamayacak(zira derdestlik söz konusu olacak) ve o karar ülkemizde de geçerlilik kazanacaktır.
Yabancı bir mahkeme kararının tanınmasına örnek vermek gerekirse; Almanya’da yaşayan ve sonrasında da Almanya’da boşanan eşlerden birinin Türkiye’de yeniden evlenebilmesi, bu boşanma kararının tanınmasına yani Türkiye’de
geçerli olmasına bağlıdır. Bu karar ülkemizce tanınmadığı sürece kişi halen nüfus kayıtlarında evli görünecektir. İşte bu durumu ortadan kaldırmak için başka ülkelerde verilen kararların Türkiye’de tanınması gerekecektir.
İşte yabancı mahkeme kararının taraflarının, bu kararın Türkiye’de de resmi kayıtlara geçmesi için açtıkları tespit davasına tanıma tenfiz davası denir. Tanıma tenfiz davası denmesinin nedeni Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu Madde 58’de yer alan “Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır.” şeklindeki hükümdür. Buna göre yabancı bir mahkeme kararının tanınması için, aşağıda ayrıntılı olarak açıklanan tenfiz davası hükümlerine göre bir dava açılacak ona göre karar verilecektir. Dolayısıyla ayrıntılı açıklamalar için aşağıya bakılması gerekir.
Ancak aşağıda verilen açıklamalardan farklılık arz eden bir durum söz konusudur. O da tanımada karşılıklılık esasının geçerli olmamasıdır.
Milletlerarası Özel Hukukta “Mütekabiliyet” olarak adlandırılan karşılıklılık esası; Bir devletin diğer devletin vatandaşlarına, mahkeme kararlarına veya herhangi bir davranış biçimine karşı tutumuna karşılık, diğer devletin de aynı biçimde davranmasıdır.( YILMAZ, Ejder, Hukuk Sözlüğü, Yetkin Yayınları, Ankara, 2006, s.361)
Dolayısıyla tanıma için bahsedilen istisna dışında aşağıdaki açıklamalar geçerli olacaktır.

3.YABANCI MAHKEME KARARLARININ TENFİZİ


Yabancı bir mahkeme kararının bu kararın verildiği ülke dışında hüküm ve sonuç doğurması ilgili kararın tenfiz edilmesine bağlıdır. Kural olarak tenfiz açılacak ayrı bir dava ile gerçekleştirilebilir.( Ekşi, Tanıma ve Tenfiz, s. 3) Tenfiz davası sonucu tanıma veya tenfiz kararı verilmesiyle birlikte yabancı mahkeme kararı, mahalli mahkeme kararı kuvvet ve niteliğini kazanır.( Şanlı / Esen / Figanmeşe-Ataman, s. 467)
Yabancı Ülkelerin Mahkeme Kararlarının Türkiye’de de geçerli kabul edilebilmesi için Tenfiz davası açılması gerekir. Zira Yabancı Mahkeme Kararları Türkiye’de kendiliğinden geçerlilik kazanmamaktadır. Dolayısıyla yabancı bir mahkeme kararının Türkiye’de icrailik kazanması için Tenfiz davasına başvurulması
gerekir.

Tenfiz davası Milletlerarası Özel Hukuk Kanununda düzenleme altına alınmıştır.
Şimdi bu kanundaki düzenlemelere göre bu dava hakkındaki genel bilgilere değinilecektir.


A.Görevli ve Yetkili Mahkeme

Söz konusu kanunun 51.maddesi “(1) Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir. (2) Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de
yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.” hükmünü haizdir.
Söz konusu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere kural olarak tanıma tenfiz davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Ancak aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma tenfizi davasında aile mahkemeleri görevlidir.(4787 Sayılı Kanun Madde 4/2) Yetkili mahkeme konusunda ise kanun alternatif öngörmüştür. Buna göre;

  1. Davalının Türkiye’de yerleşim yeri varsa yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
  2. Davalının Türkiye’de yerleşim yeri yoksa oturduğu yer mahkemesi yetkilidir.
  3. Davalının Türkiye’de oturduğu yer yoksa da Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemeleri yetkili olup dava bunlardan birinde açılabilir.
    B. Dava Açmaya Yetkili Kişiler
    Kanunun 52.Maddesinde kararın tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkesin bu istemle dava açabileceği belirtilmiştir.
    C. Dilekçede Bulunması Gereken Hususlar
    Yine aynı maddede dava açacak kişilerin dilekçelerinde bulunması gereken hususlar sayılmıştır.
    Bu maddeye göre dilekçede bulunması gereken hususlar şunlardır; Tenfiz isteyenle, karşı tarafın ve varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri.Tenfiz konusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmiş olduğu ve
    mahkemenin adı ile ilâmın tarih ve numarası ve hükmün özeti. Tenfiz, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım olduğu.
    D. Dilekçeye Eklenmesi Gereken Belgeler
    Yukarıda yer verilen hususları içeren dilekçeye bazı belgelerin de eklenmesi zorunludur. Bu belgeler şunlardır; Yetkili yabancı mahkeme kararının aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği. Kimi ülkelerde kimi kararlar ülkemizin aksine mahkemece verilmemektedir. Örnek vermek gerekirse kimi ülkelerde boşanma kararını mahkeme
    değil kilise vermektedir. Ancak tenfiz, yabancı bir mahkeme kararına icrai nitelik kazandırmak olduğundan kararın yetkili bir yargı birimince verildiğinin de ispatı gerekecektir. Bu da apostil şerhi ile mümkün olacaktır. Apostil şerhi yabancı bir devlet makamı tarafından verilen bir belgenin, bir başka ülkede kabul edilmesine yarayan, yabancı devletin yetkili makamları tarafından bu yönde yapılan işlemlerin bütününü ifade etmektedir. Söz konusu mahkeme kararının onanmış tercümesi. Türk yargı organlarının resmi dili “Türkçe” olduğundan yabancı mahkemece verilen kararın konsolosluklarda ya da yeminli tercüme hizmeti veren bürolarda Türkçeye çevrilmesi gerekir. Söz konusu mahkeme kararının kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi. Yine bu belge için de apostil şerhine ihtiyaç vardır.
    Yukarıda yer verilen hususları ve belgeleri ihtiva eden dilekçe mahkemeye verildikten sonra, Tenfiz istemine ilişkin dilekçe, duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğ edilir. Yabancı uyruklulara yapılacak tebligat adalet bakanlığı kanalıyla yapılacaktır. Yabancı ülkede bulunup da Türk uyruklulara yani Türk vatandaşlarına yapılacak tebligatlar Tebligat Kanununa göre yapılacak olup Türk Büyükelçiliği, Konsolosluğu veya bunların görevlendireceği memur aracılığıyla yapılır. Davalı bu davada ancak tenfiz şartlarının bulunmadığını veya yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş yahut yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek itiraz edebilir.

E. Tenfiz Kararı Verilmesinin Şartları
Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir;

  1. Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.
  2. İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.
  3. Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.
  4. O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.
    Mahkemece ilâmın kısmen veya tamamen tenfizine veya istemin reddine kararverilebilir. Bu karar yabancı mahkeme ilâmının altına yazılır ve hâkim tarafından mühürlenip imzalanır. Tenfizine karar verilen yabancı ilâmlar Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmlar gibi icra olunur.

Av. Meryem KILIÇ & Av. Yalçın TORUN

UYARI
Web sitemizde yayımlanan yukarıdaki yazılı metnin, eser sahipliği hakları Av.Yalçın TORUN’a & Av.Meryem KILIÇ’a aittir. Bu yazılı metin hak sahipliğinin tespiti amacıyla zaman içerikli elektronik imza ile muhafaza edilmektedir. Sitemizdeki yazılı metinler avukat meslektaşlarımız tarafından dilekçelerinde serbestçe kullanılabilir, fakat metinlerin tamamının, bir kısmının veya özetinin atıf yapılmaksızın başka web sitelerinde yayınlanmasına iznimiz yoktur.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir