EŞLERDEN BİRİNİN TASARRUF YETKİSİNİN SINIRLANDIRILMASI

Türk Medeni kanunu evlilik birliğinin korunması amacıyla, ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğünün yerine getirilmesini sağlamak için eşlerden birinin talebi ile diğer eşin tasarruf yetkisinin hakim kararıyla sınırlandırabileceğini öngörmüştür.
Bu önlem, boşanma davasına bağlı olarak talep edilen bir önlem değildir. Zira bu önlemde esas amaç evlilik birliğinin korunması olduğundan eşler evlilik birliği içerisinde de hakimden bu önlemin alınmasını talep edebilir. Yani hakimden bu önlem gerek evlilik birliği devam ederken boşanma davası olmaksızın gerek de boşanma davası açıldıktan sonra diğer eşin nafaka ve tazminat miktarını azaltmasını önlemek için talep edilebilir.
Bu yazımızda eşlerin esasen hukuki işlem yapma serbestisine sahip olması, bu serbestinin en önemli istisnası olan eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasının şartları ve bu hususta görevli ve yetkili mahkeme incelenecektir.

A.Eşlerin Hukuki İşlem Yapma Serbestisi ve İstisnaları


Bu kapsamda Türk Medeni Kanunu Madde 199’da “Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir.” düzenlemesi yer almıştır. Bu hüküm, evlilik birliğinin korunması ilkesi uyarınca aile hayatının iç işleyişine bir üçüncü kişinin örneğin hakimin dahil olmaması adına eşlerden birine verilen rıza yetkisi ile diğer eşin ailenin mali kaynaklarını tüketmemesi için öngörülmüştür. Maddede sayılan şartların varlığı halinde hakim eşin belli malvarlığı değerleri üzerinde tek başına tasarruf yetkisini sınırlar bu durumda tasarruf yetkisi sınırlanan eşin o malvarlığı değeri üzerinde tasarrufta bulunabilmesi için diğer eşin rızasının alınması gerekir. Örneğin taşınmazlar üzerindeki tasarruf yetkisinin
sınırlanması halinde hakim tapu kütüğüne şerh verilmesine de karar vereceğinden tasarruf yetkisi sınırlanan eş ile üçüncü kişi arasında taşınmazın devri diğer eşin rızasına bağlı olacak ve rıza olmaksızın yapılan işlemler geçersiz olacaktır. Ancak diğer eş sonradan makul bir süre içerisinde icazet verirse bu tasarruf işlemi geçerli hale
gelecektir. Kural olarak eşler, kendi aralarında veya üçüncü kişilerle yapacakları hukuki işlemlerde, evliliğin genel hükümleri, mal rejimi hukuku ve miras hukukunun emredici hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla tamamen serbest iken bazı konularda kanunla diğer eşin rızasının aranacağı düzenlenmiştir. Örneğin aile Konutunu ilgilendiren
işlemlerde diğer eşin rızasının aranması (TMK Md 194) ya da eşlerden birinin diğer eşin rızası olmadan paylı mülkiyet konusu maldaki payı üzerinde tasarrufta bulunamaması gibi. Yine bu serbestiye getirilen bir diğer istisna ise eşlerden birinin ailenin mali kaynaklarını tüketecek şekilde davranması ya da diğer eşe zarar vermek için, nafaka veya tazminat miktarını azaltmak için muvâzalı işlemlerde bulunması halinde bazı işlemler açısından diğer eşin rızası gerekeceğinin düzenleme altına alınmasıdır.(TMK Md 199)

B.Eşlerden Birinin Tasarruf Yetkisinin Sınırlandırılmasının Şartları


Bu istisnada öngörülen sınırlamanın etkinlik kazanabilmesi için eşlerden birinin hakimden talepte bulunması ve hakimin de bu yönde karar vermesi gerekecektir. Bu maddeye göre eşlerin talepte bulunabilmesi için birlikte yaşamaları şart olmayıp ayrı yaşamaları halinde de söz konusu olabilecektir. Zira bu talep özellikle boşanma davalarında, bir eşin diğer eşe ödeyeceği nafaka veya tazminat miktarının azaltılması için muvazalı işlem ile diğer eşten mal kaçırmasını önlemede önem taşıyacaktır. Dolayısıyla da gerek evlilik birliğinin devam edeceği evliliklerde eşlerin mali kaynakları tüketmesini önlemek gerek de boşanma davası açılacak davalarda eşlerden birinin diğer eşten mal kaçırmasını önlemek için hakimin eşlerden birinin tasarruf yetkisinin sınırlamasını sağlayacak şartları tek tek incelemekte fayda vardır. Bunlar;

1.Ailenin ekonomik varlığının tehlikeye düşmesi ya da tehlikeye düşme riskinin olması veya evlilik birliğinden doğan malî bir yükümlülüğün eşlerden biri tarafından yerine getirilmemesi
a. Ailenin ekonomik varlığının tehlikede olduğunun kabul edilebilmesi için bizzat eşin bilinçli davranışlarından kaynaklanan evlilik birliğinin ekonomik varlığına ve güvenliğine yönelik ciddi ve yakın bir tehlikenin mevcut olması gerekir. Evlilik birliğini koruyucu hükümlerin asıl amacı ortaya çıkan tehlikeyi yok etmek ve eşlerin TMK Madde 186’da yer alan “Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.” şeklindeki düzenlemeye uygun olarak giderlere katılımını önleyecek şekilde ailenin mali kaynaklarının tüketilmesini önlemektir. Ailenin ekonomik varlığını tehlikeye düşüren hallere örnek olarak; evdeki eşyaların eşlerden biri tarafından başka bir yere götürülmesi, eşin başka bir gelir getirici ekonomik faaliyette bulunmayı düşünmeksizin ticari işletmesini kapatması veya söz konusu işletmeyi uygun bir karşı değer elde etmeksizin devretmesi veya yok pahasına elden çıkarması, ailenin geçimi için gerekli birikimlerin harcanması, malvarlığı değerlerini inançlı olarak üçüncü bir kişiye devretmesi veya bağışlaması ve ani ve sebebi açıklanmayan malvarlığı azalmaları sayılabilir.(GÜMÜŞ, Mal Rejimleri, s. 189.)
Yine yukarıda sayılanların dışında henüz bir zararın ortaya çıkmadığı ancak ciddi ve yakın bir tehlikenin varlığı durumları da kısıtlama sebebi olarak sayıldığından buna örnek olarak da; evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin üçüncü bir kişiyle ilişki kurması ve malvarlığının o tarafa gideceği tehlikesinin ortaya çıkması, eşin taşınmazının veya yazlık evinin satış ilanı, eşin almış olduğu ödünç parayı alacaklılarına ödemek için, teminat olarak kıymetli evrakını rehnetmesi, eşin üçüncü bir kişiye taşınmazı düşük bir bedelle satacağı hususunda söz vermesi (ÖZTAN, s. 227.) sayılabilir.

b.Ailenin ekonomik varlığının tehlikeye düşmesi ya da tehlikeye düşme riskinin olması söz konusu olmasa dahi eşlerden biri evlilik birliğinden doğan malî yükümlülüğünü yerine getirmediğinde diğer eş yine eşinin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasını isteyebilir.
TMK Madde 186 “Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.” hükmünü haizdir. Dolayısıyla bu hükme göre eşler evlilik birliği devam ederken imkanları oranında giderlere katılmak zorundadır. Eşlerden biri evlilik birliğinin kendisine yüklediği mali ödevleri yerine getirmiyorsa ya da onun tutum ve davranışlarından bu yükümlülüğünü yerine getirmekten kaçınacağı sonucuna ulaşılıyorsa, diğer eş hakimden bu eşin bazı malvarlığı değerleri ile ilgili tasarrufların geçerliliğinin kendi rızasına bağlanmasını talep edebilir. Örneğin eşlerden birinin kazancının büyük bir kısmını kumar, bahis oyunları gibi şans oyunlarına özgülemesi ya da alkol almak için kullanması hallerinde diğer eş, eşinin evlilik birliğinin zorunlu unsuru olan mali giderlere katılma yükümlülüğüne aykırı davrandığını kanıtlayarak hakimden talepte bulunabilir.

2.Eşlerden birinin talebi

Boşanma veya ayrılık davası açıldıktan sonra hakim “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.”(TMK Ms.169) düzenlemesi gereğince re’sen önlem alırken, evlilik birliği içerisinde ancak eşlerden birinin talebi olduğu takdirde gerekli önlemi alarak, eşlerden birinin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına karar verebilir.

C.Eşlerden Birinin Tasarruf Yetkisinin Sınırlandırılmasında Yetkili ve Görevli Mahkeme


Evlilik birliğinin korunması için öngörülen bu önlemde görevli mahkeme aile mahkemesidir. Yetkili Mahkeme ise TMK Madde 201’de düzenlenmiştir. Buna göre;
“Evlilik birliğinin korunmasına yönelik önlemler konusunda yetkili mahkeme eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Eşlerin yerleşim yerleri farklı ve her ikisi de önlem alınması isteminde bulunmuş ise, yetkili mahkeme ilk istemde bulunanın yerleşim yeri mahkemesidir.”
Av. Meryem & KILIÇ Av. Yalçın TORUN

UYARI
Web sitemizde yayımlanan yukarıdaki yazılı metnin, eser sahipliği hakları Av.Yalçın TORUN’a ve Av.Meryem KILIÇ’a aittir. Bu yazılı metin hak sahipliğinin tespiti amacıyla zaman içerikli elektronik imza ile muhafaza edilmektedir. Sitemizdeki yazılı metinler avukat meslektaşlarımız tarafından dilekçelerinde serbestçe kullanılabilir, fakat metinlerin tamamının, bir kısmının veya özetinin atıf yapılmaksızın başka web sitelerinde yayınlanmasına iznimiz yoktur

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir