KAMU ZARARININ TAHSİLİ VE KAMU ZARARINDA YARGI YOLU

A.KAMU ZARARI KAVRAMI
Kamu zararı, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Kanununun 71’inci maddesinde “Kamu
zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata
aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya
eksilmeye neden olunmasıdır.” şeklinde tanımlanmıştır. Yine Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu’nun 71. maddesine dayanılarak çıkarılan Kamu Zararlarının Tahsiline
İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte de “Mevzuata aykırı karar, işlem, eylem
veya ihmal sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden
olunmasıyla doğan zarar” şeklinde tanımlanmıştır.
Özetle Kamu zararı, kamu görevlilerinin kasıt,kusur, ihmal ve tedbirsizliği sonucu
kendilerine teslim edilen devlet malını koruyamayarak ve/veya hizmet dışı kalmasına
neden olarak doğrudan doğruya kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden
olmalarıyla doğan zararı; kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı
karar, işlem veya eylemleri sonucunda doğrudan doğruya kamu kaynağında artışa
engel veya eksilmeye neden olmalarıyla doğan zararı ve yetkilerini kullanırken
işledikleri kusurlar nedeniyle üçüncü kişilere verdikleri zararlar sebebiyle devletin
tazminat ödemek durumunda bırakılması sonucu dolaylı olarak kamu kaynağında
artışa engel veya eksilmeye neden olmalarıyla doğan zararı ifade etmektedir.(Kamu
zararı kavramına ilişkin diğer bir tanım için bkz. Akyılmaz,s.63)

B. KAMU ZARARININ BELİRLENMESİ
Kamu zararı ilgili kamu idaresinin kontrol, denetim veya incelemesi sonucunda tespit
edilebileceği gibi, bazı hallerde Sayıştayca kesin hüKme bağlama ya da yargılama
sonucunda da tespit edilebilir.
Kontrol, denetim veya inceleme sonucunda tespit edilen zarara ilişkin hususlar,
merkezde üst yöneticinin, taşrada ise idarenin taşrada bulunan en üst yöneticisinin
değerlendirmesine sunulur. Merkezde üst yönetici, taşrada ise taşrada bulunan
idarenin en üst yöneticisi gerek görmesi halinde sorumluların ve/veya ilgililerin bilgisine
başvurabilir. Kamu zararına ilişkin tespitlerin değerlendirilmesinde;

  1. Kamu görevlilerinin mevzuata aykırı karar, işlem veya eyleminin varlığı,
  2. Mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemden bir kamu zararı oluşması,
  3. Sorumlu ve ilgililerin belirlenmesi,
    4.Kamu zararının; sorumlunun kasıt, kusur veya ihmalinden kaynaklandığına ilişkin
    illiyet bağının kurulması, hususları
    birlikte dikkate alınır. Nihayetinde bu değerlendirme 60 gün içinde sonuçlandırılır.
    Kamu zararının oluştuğuna kanaat getirilip de zarar miktarı tespit edildiğinde sorumlu
    oldukları ileri sürülen kamu görevlilerinin bilinen adreslerine tebligat kanununa göre
    tebliğ edilir. Tebliğde; borcun miktarı, sebebi, doğuş tarihi, faiz başlangıç tarihi, ödeme

yeri belirtilir ve sorumlulara ve/veya ilgililere ödeme, itiraz veya sulh teklifinde
bulunmak üzere 30 gün süre verilir. 30 gün içinde ilgili kamu görevlisi bu borca kamu
zararı tebliğ belgesini tebliğ eden kuruma vereceği bir dilekçe ile itiraz edebilir. İtiraz
söz konusu olduğu takdirde ilgili kurum bu itirazı 15 gün içinde sonuçlandırır. Bu süre
içinde sonuçlandırılmayan itirazlar ise reddedilmiş sayılır.

C.KAMU ZARARLARININ TAHSİLİ
Kamu zararından doğan alacaklar, sorumlulardan ve/veya ilgililerden, zararın oluştuğu
tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte tahsil edilir. Tespit
edilen kamu zararlarının tahsili çeşitli şekillerde gerçekleşebilir. Bunlar;
1.Rızaen ve sulh yolu ile ödenmesi,
2.Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre takas yapılmak suretiyle ödenmesi,
3.İcra İflas Kanunu hükümlerinin uygulanması suretiyle ödenmesi.
Kamu zararından doğan alacaklar, sorumluların ve/veya ilgililerin talebi üzerine kamu
idaresince taksitlendirilebilir. Taksitlendirme süresi azami beş yıl olup bu süre
içerisinde asıl alacağın faiziyle birlikte tahsil edilmesi gerekir. Sorumluların ve/veya
ilgililerin yazılı taksitlendirme talebi üzerine, sorumlu ve/veya ilgili ile takibe yetkili birim
arasında, taksitlendirmenin süresini, taksit sayısı ve tutarları ile ödeme zamanlarını
belirleyen bir ödeme planı yapılır. Sorumlulardan ve/veya ilgililerden taksitlerini ödeme
planına uygun ve vadesinde düzenli olarak ödeyeceklerine dair “borç senedi ve
kefaletname” alınır. Taksitlerden birinin, ödeme planına ve “borç senedi ve
kefaletname”ye uygun olarak vadesinde ve faiziyle birlikte tamamen ödenmemesi
halinde alacağın tamamı muaccel olur.
1.Rızaen ve sulh yolu ile ödenmesi
Kamu zararından doğan alacaklar, sorumluları ve/veya ilgilileri tarafından rızaen veya
ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde sulh yoluyla ödenebilir. Kamu zararından doğan
alacağın ödenmesinin ilgili mevzuat çerçevesinde sulh yolu ile sağlanması halinde,
sulh işleminin kesinleştiği tarihi izleyen ay başından itibaren sorumlunun ve/veya
ilgilinin yazılı muvafakati ile aylığından kesilerek tahsil edilebilir. Yine Rızaen ve
defaten ödemede de, sorumlunun ve/veya ilgilinin yazılı isteğiyle aylığından kesilerek
tahsil edilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus sorumlunun ve/veya ilgilinin
yazılı muvafakati olmaksızın maaşından kesinti yapılamamasıdır. Kişi sulh olmaya razı
olur veya rızaen kamu zararını kabul ederse yazılı olarak maaşından kesinti
yapılmasına muvafakat edecektir. Bu durumda da aylıklardan yapılacak kesinti tutarı,
sorumlulara ve/veya ilgililere yapılan her türlü aylık, ödenek, zam, tazminat dahil bir
aylık net ödemelerinin dörtte birinden az, üçte birinden çok olamaz.
2.Takas suretiyle kamu zararının karşılanması
Pek karşılaşılan bir durum olmasa da takas suretiyle de kamu zararının karşılanması
mümkündür. Kamu zararından doğan alacaklar, sorumluların ve ilgililerin genel
hükümler çerçevesinde kamu idaresinden tahsili gereken alacaklarından Türk Borçlar
Kanunu hükümlerine göre takas suretiyle tahsil edilebilir.

Ancak takas suretiyle tahsil için; Alacaklı kamu idaresi ile sorumlu ve/veya ilgilinin
karşılıklı olarak alacaklı ve borçlu durumunda olmaları, Takas edilecek borç ve
alacağın nakit olması, Takas edilecek borç ve alacağın her ikisinin de vadesinin gelmiş
olması, Takas yapılmadan önce sorumluya ve/veya ilgiliye alacağının borcuna takas
suretiyle mahsup edileceğinin bir yazı ile bildirilmesi veya alacağını talep ettiği zaman
borcu ile takas edileceğinin beyan edilmesi gerekir.
3.İcra İflas Kanunu hükümlerinin uygulanması suretiyle ödenmesi
Bu ödeme şekli diğer iki ödeme şeklinden farklılık arz eder. Zira icra takibi ile kamu
zararının ilgili ve/veya sorumlulardan tahsili için kamu zararının Sayıştay ve mahkeme
ilamları ile hüküm altına alınmış olması ve ilgili ve/veya sorumluların rızaen ödemede
bulunmaması gerekir.

D.KAMU ZARARLARININ RIZAEN YA DA SULH YOLU İLE ÖDENMEMESİ
HALİNDE AÇILABİLECEK DAVALAR

1.İlgili ve/veya sorumlu Asliye Hukuk Mahkemelerinde menfi tespit davası
açabilir.
Yukarıda da yer verildiği üzere kamu zararından sorumlu olduğu düşünülen kişiye bir
kamu zararı tebliğ belgesi tebliğ edilir. İlgili bu belgenin tebliği tarihinden itibaren kamu
zararı tebliğ belgesini tebliğ eden kuruma vereceği bir dilekçe ile itiraz edebilir. İtiraz
ilgili kurumca 15 gün içinde sonuçlandırılır. Bu süre içinde sonuçlandırılmayan itirazlar
ise reddedilmiş sayılır.
Bu durumda ilgili menfi tespit davası açarak kendi kasıt, kusur veya ihmaline dayalı
ilan bir kamu zararının oluşmadığını, ya da oluşan kamu zararında kusur veya ihmali
varsa bu zararın tamamında değil de kusuru oranında sorumlu olduğunu tespit eden
bir karar alabilir. Bu davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Yetkili
mahkeme ise genel yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesidir.

2.Kamu zararını tespit eden kurum genel hükümlere göre alacak davası açabilir.
Kamu zararı oluştuğunu tespit eden kurum rızaen ve sulhen ödenmeme durumunda
genel hükümlere göre hükmen tahsil yoluna gitmelidir. Bu durumda adli yargı yolundan rı
bir alacak davası açılması gerekir.
Nitekim uyuşmazlık mahkemesi de bu konuda adli yargının görevli olduğuna karar
vermiştir. İlgili karar şu şekildedir; “İdari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında
davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam
yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanı sıra, davanın idare
aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava
açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır. Bu durumda, davanın, ortada
idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re’sen ve tek yanlı
biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlal edilenler

tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa’nın 2. maddesinde belirtilen
davalardan biri olmadığı, davacı alacağının tahsili için gerçek kişi aleyhine açılan dava
olduğu ayrıca Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında
Yönetmeliğin Kamu Zararından Doğan Alacakların Silinmesi başlıklı 21. Maddesinin 5.
fıkrasında idarenin alacağına ilişkin olarak kişiye karşı açılan bu tür tazminat
davalarında adli yargı mercilerinin görevli olduğunun belirtilmesi karşısında idari
yargının görevine giren bir dava bulunmadığı anlaşılmaktadır.” (Uyuşmazlık
Mahkemesi HB., 2013/809 E., 2013/961 K. 04.06.2013 T.)

3.Kamu zararının doğrudan maaştan kesinti yapılarak karşılanması halinde ilgili
ve/veya sorumlu idari yargıda kurum aleyhine işlemin iptali davası açabilir.
Yukarıda da yer verildiği üzere yalnızca sorumlunun ve/veya ilgilinin sulh yolunu kabul
ettiğine ve maaşından kesinti yapılmasına yazılı olarak muvafakat ettiği durumlarda
maaşından kesinti yapılabilir. Bu durum dışında kişinin yazılı muvafakati ile sulh yolunu
kabul etmediği hallerde ilgili kurum doğrudan ilgili ve/veya sorumlunun maaşından
kesinti yapamaz.
İlgili ve/veya sorumlu sulh yoluna başvurmadığı halde ilgili kurumun maaşından kesinti
yaptığı hallerde artık idarece kamu gücüne dayalı olarak tesis edilmiş bir işlem söz
konusu olduğundan ilgili ve/veya sorumlu kurum aleyhine idari yargıda iptal davası
açabilir.
Nitekim bu yönde Danıştay kararları da mevcuttur. Örnek teşkil eden bir karar şu
şekildedir; “Memurun idareye karşı sorumluluğu, idare tarafından uğranılan zararın
tazmini için memur aleyhine adli yargıda açılan dava sonucunda saptanabilinir. İdare,
kendi aleyhine memurlar tarafından ika edilen zararlarda memura karşı re”sen icra
yetkisini kullanarak aylığından kesinti yapabilme olanağına sahip değildir. Açıklanan
nedenlerle davacı hakkında bir yargı kararı bulunmaksızın aylığından kesinti
yapılmasına ilişkin işlemde yasalara uygunluk bulunmadığından söz konusu işlemin
iptaline oybirliği ile karar verilmiştir.”(Danıştay 5.Dairesi 1975/9257E., 1979/1132 K.
08.05.1979 T.)

E.İLGİLİ VE/VEYA SORUMLUNUN RIZASI İLE KAMU ZARARINI TAZMİN
ETTİKTEN SONRA ADLİ YARGIDA DAVA AÇMASI
İlgili ve/veya sorumlu kamu zararının oluşumunda kasıt, kusur veya ihmali olmadığı
halde ya da kusur veya ihmali olmakla birlikte kendisine tebliğ edilen kamu zararı
oranında bir kusuru olmadığı halde kamu zararı tebliğ belgesi kendisine tebliğ
edildikten sonra 30 gün(ödeme süresi) içinde ödeme yaparsa bu ödemenin iadesi için
adli yargıda borçtan kurtulma davası açabilir. Bu dava esasen istirdat davası ve menfi
tespit davasını kapsayan bir dava türüdür. Zira bu davada kişi borçlu olmadığı halde,
borçlu olduğunu düşünerek ödemede bulunmaktadır. Davanın temeline baktığımızda
ise Borçlar Hukukundaki Sebepsiz Zenginleşmeye dayanır.
Davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise davalının
dava tarihindeki yerleşim yeri mahkemesidir. Bu davada ilgili ve/veya sorumlu

kusuruna dayalı olarak bir kamu zararının oluşmaması ya da kusur oranında daha fazla
ödemede bulunması nedeniyle ilgili kurumun haksız yere zenginleştiğini iddia ederek,
yaptığı ödemenin iadesini talep eder.

Stj. Av. Meryem KILIÇ Av. Yalçın TORUN

UYARI
Web sitemizde yayımlanan yukarıdaki yazılı metnin, eser sahipliği hakları Av.Yalçın
TORUN’a ve Stj.Av.Meryem KILIÇ’a aittir. Bu yazılı metin hak sahipliğinin tespiti
amacıyla zaman içerikli elektronik imza ile muhafaza edilmektedir. Sitemizdeki yazılı
metinler avukat meslektaşlarımız tarafından dilekçelerinde serbestçe kullanılabilir,
fakat metinlerin tamamının, bir kısmının veya özetinin atıf yapılmaksızın başka web
sitelerinde yayınlanmasına iznimiz yoktur

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir