KİŞİLİK HAKLARININ İHLALİ NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT

  1. Kişilik hakkı nedir?
    Kişilik hakkı, kişinin toplum içindeki saygınlığını ve kişiliğini serbestçe geliştirmesini temin eden öğelerin tümü üzerindeki haklarıdır. Bu haklar kişiliğe bağlı, dokunulmaz, devredilemez ve vazgeçilemez haklardır. Dolayısıyla hakaret, iftira, tehdit veya kişinin adı soyadı, nitelikleriyle (dış görünüşü, konuşma bozuklukları vs.) dalga geçilmesi gibi toplum içerisinde bir kişinin saygınlığını zedeleyen tüm olay ve olgular, kişilik haklarına yönelik birer saldırıdır. Ayrıca maddi kişilik hakları kapsamına giren bedensel bütünlüğe yönelik saldırılar kişilik hakkı ihlali sayılmaktadır.
  2. Kişilik Hakkının Yasal Temelleri
    Anayasa m.12’ye göre herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Yine Anayasa m. 17’de herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir.
    Anayasal güvence altındaki kişilik hakları yasal düzenlemelerle de korunmaktadır. Türk Medeni Kanunu (TMK) m.24/1 şu şekilde düzenlenmiştir:
    “Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.”
    TMK m. 25 şu şekilde düzenlenmiştir.
    “Davacı, hâkimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespitini isteyebilir.
    Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir.
    Davacının, maddî ve manevî tazminat istemleri ile hukuka aykırı saldırı dolayısıyla elde edilmiş olan kazancın vekâletsiz iş görme hükümlerine göre kendisine verilmesine ilişkin istemde bulunma hakkı saklıdır.
    Manevî tazminat istemi, karşı tarafça kabul edilmiş olmadıkça devredilemez; mirasbırakan tarafından ileri sürülmüş olmadıkça mirasçılara geçmez.
    Davacı, kişilik haklarının korunması için kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilir.”
  3. Kişilik Hakkının Korunmasına Yönelik Hukuki Çareler
    Görüldüğü üzere kişilik haklarına saldırıya karşı hukukumuzda birden fazla koruma ve tazmin şekli öngörülmüş olup bunlar:
    a. Önleme Davası: İhlalin gerçekleşeceğine dair ortada kuvvetli bir şüphe varsa davalıya belli bir davranışta bulunmama yükümlülüğü getiren dava türüdür.

b. Son verme davası: Başlamış bir ihlalin devam ediyor olması halinde açılan dava türüdür. Amaç zararın artmasının engellenmesidir.
c. Tespit davası : Bir eda davasının açılamadığı durumlarda kişilik hakkına yönelik bir saldırı olup olmadığının tespiti amacıyla açılan dava türüdür.
d. Düzeltme ve üçüncü kişilere bildirme : Diğer dava türleriyle amaca ulaşılmakla birlikte mağdurun üçüncü kişiler nezdinde kaybolan itibarının yeniden tesisi ya da yanlış kanaatlerin ortadan kaldırılması amacıyla mahkeme, ilamların üçüncü kişilere bildirilmesine veya halka duyurulması amacıyla basın yayım yoluyla ilan yapılmasına hükmedebilir. Bu durumda gerekli masraflar davalı tarafından karşılanacaktır.
e. Saldırı nedeniyle elde edilen kazancın vekaletsiz iş görme hükümlerine göre iadesi: Mağdurun kişilik haklarına bağlı unsurların kullanılması suretiyle haksız kazanç elde edilmesi halinde başvurulan dava türüdür. Kullanılan şey isim, fotoğraf vb. kişisel haklar olabilir. Burada sebepsiz zenginleşme davasından farklı olarak mağdurun fakirleşmesi aranmamakta, maddi kazanç ile kişilik hakkının yetkisiz olarak kullanılması arasındaki illiyet bağının ispatı yeterli olmaktadır.
f. Sebepsiz zenginleşme davası : Davalının kusuru bulunmayan durumlarda tazminat davası açılması mümkün değildir. Bu durumda davacının kişilik haklarına yönelik müdahale davalının kusuruyla meydana gelmemiş olsa dahi davalının mamelikinde artış, davacının mamelekinde azalış meydana gelmişse sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade istenebilecektir.
g. Maddi tazminat: Kişilik haklarının ihlali nedeniyle maddi tazminat TBK genel hükümlere göre talep edilebilmektedir.
h. Manevi tazminat. (Aşağıda açıklanmıştır.)
Ancak bu hukuki koruma ve tazmin yollarından yararlanabilmek kişilik haklarına yönelik haksız bir fiil olması gerekir. Ortada bir hukuka uygunluk nedeni varsa ya da çatışan haklardan diğeri daha üstün ise kişi TMK’da belirtilen korumadan yararlanamaz. Örneğin hak arama özgürlüğü kapsamındaki şikâyet hakkını kullanan bir kişiyle ya da basın özgürlüğü sınırları içinde yayınlanan bir haberle ilgili olarak kişilik haklarına saldırı nedeniyle koruma talep edilemez. Elbette bu noktada TMK’nın 2’nci maddesindeki “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” hükmü hakların kullanımının sınırlarını belirlemektedir. Kişilik haklarıyla çatışan basın özgürlüğü ya da şikâyet hakkı gibi hakların kötüye kullanılması durumunda zarar görenin yukarıda zikrettiğimiz koruma yollarını kullanabilmesi mümkün olabilecektir.

  1. Haksız Fiilden Kaynaklanan Kişilik Hakkı İhlallerinde Manevi Tazminat

a. Kanuni Dayanağı ve Mahiyeti
Kişilik haklarına saldırının nedeniyle manevi tazminat Türk Borçlar Kanunu (TBK) m.58’de düzenlenmiştir.
“MADDE 58- Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.
Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.”
Manevi tazminata konu kişilik haklarına yönelik saldırı; suç teşkil eden hakaret, tehdit, ısrarlı takip gibi bir fiil ile olabileceği gibi konusu suç teşkil etmeyen ancak hukuk kuralına aykırı bir fiil ve hatta herhangi bir hukuk kuralına aykırı olmamakla birlikte ahlaka aykırı bir fiil ile gerçekleştirilebilir.
Bu tarz bir haksız fiil ile kişilik hakları zedelenen kimse TBK 58’de öngörülen manevi tazminat adı altında bir miktar para talep edebilir. Değeri para ile ölçülemeyen kişisel değerlere yönelik zararın tazmini ancak manevi tazminat ödenmesi yoluyla mümkün olacaktır.
Yargıtay’a göre TBK 58’e göre hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hâkim bu davalarda talep edilenden daha fazlasına hükmedemez. Davacının talebi hâkimin hükmedebileceği en üst limittir. Davacı ne isterse hâkim onun ile bağlı değildir. Davacının belirttiği miktardan daha azına da hükmedebilir.
Kişilik haklarına saldırı nedeniyle istenen manevi tazminatın sebebi haksız saldırı sonucunda kişinin duyduğu acı, üzüntü endişe, korku nedeniyle ruh dünyasında meydana gelen zedelenmedir. Bedensel zararlar nedeniyle manevi tazminat TBK 56’da özel hüküm olarak düzenlenmiş olup TBK 58’in kapsamı dışındadır.
b. Zamanaşımı
Kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat davası açma hakkı, failin ve zararın öğrenilmesinden itibaren 2 yıl, herhalde eylemin gerçekleşme tarihinden itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Ayrıca zarar, ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, tazmin sorumluluğuna da ceza zamanaşımı uygulanır.
c. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi yetkili, asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.

  1. Sözleşmeden Kaynaklanan Kişilik Hakkı İhlallerinde Manevi Tazminat
    Buraya kadar yaptığımız açıklamalar haksız fiilden kaynaklanan kişilik hakkı ihlallerini içermekteydi. Nitekim TBK’nın manevi tazminata ilişkin hükümleri “Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri” başlığı altında düzenlenmiştir. TBK’da sözleşmeden kaynaklanan borca aykırılık nedeniyle manevi tazminat ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla birlikte borca aykırı bir davranışın alacaklının kişilik hakkını zedelemesi mümkündür. Bu nedenle hem doktrinde hem içtihatta TBK 114/2’de yer alan “Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır.” hükmü gereğince sözleşmeye aykırılık nedeniyle ortaya çıkan manevi zararın tazmininin mümkün olduğu değerlendirilmektedir.
    Yargıtay HGK’nın konuya ilişkin bir kararında şu ifadelere yer verilmiştir.
    “…Somut olayda davacının bagajı Malatya’dan İstanbul aktarmalı Antalya’ya yapılan seyahat sırasında kaybolduğu için 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu (TSHK) uygulanacaktır. 2920 sayılı TSHK’nin 106. maddesi gereğince, bu Kanun’da hüküm bulunmayan hâllerde uluslararası anlaşma hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu durumda davalı taşıyıcının sorumluluğunun sınırlandırılması hususu 2920 sayılı TSHK’da düzenlenmediği için 26.08.2012 tarihli dava konusu taşımaya ülkemiz tarafından 28.05.1999 tarihinde imzalanan ve 26.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren Hava Yoluyla Uluslararası Taşımacılığa İlişkin Belirli Kuralların Birleştirilmesine Dair Sözleşme (Montreal Konvansiyonu) hükümleri uygulanacaktır.
    Bununla birlikte gerek 2920 sayılı TSHK’de gerekse Montreal Konvansiyonu’nda bagajda gecikme durumunda uğranılan zararlardan taşıyıcının kural olarak sorumlu olduğu belirtilmiş olsa da, uğranıldığı iddia olunan zararın (hasarın) manevi zararları da kapsadığı noktasında açık bir hüküm bulunmamaktadır. O hâlde 6098 sayılı TBK’de de borca aykırılıktan doğan sorumluluk nedeniyle manevi tazminat ödeneceğine dair bir hüküm olmaması nedeniyle 6098 sayılı TBK’nin 114/2 maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 58. maddesinin olaya uygulanması gerekecektir…
    …Bu nedenle bu tür gezilerden beklenen amaç ve yukarıda bahsedilen hususlar dikkate alındığında davacının tatili boyunca yaşadığı çöküntünün elem ve ızdıraba dönüştüğünün ve davacının kişilik haklarını zedelenmesi nedeniyle 6098 sayılı TBK’nin 58. maddesinde belirtilen manevi tazminat koşullarının gerçekleştiğinin kabulü gerekmektedir…”
    (HGK., 04.11.2020, 138/844)
  2. Hukuk Davalarında Sık Karşılaşılan Kişilik Haklarına Saldırı İçeren Olay Örnekleri

• “… davalının isim benzerliği nedeniyle haksız olarak alacağına istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip nolu dosyasında haksız olarak davacı şirket aleyhine yaptığı takip sebebiyle haciz işlemi başlattığı, bu yönde bankalara yazı yazıldığı, yanlışlık anlaşılınca bu hacizlerin kaldırıldığı anlaşılmışsa da, haksız konulan haciz nedeniyle davacı şirketin en azından bankalar nezdinde ticari itibarının sarsılmasına neden olduğu, bu haliyle doğan zararın kusurlu davalıdan tazmini açısısından istenen manevi tazminat isteğinin haklı olduğu, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine, 15.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” İstanbul BAM 4HD, 25.11.2021, 2125/2525

• “Davalının dava dışı kamu görevlilerinin huzurunda davacıya alenen hakaret ettiği, bu durumun gerek işbu manevi tazminat davasında gerekse ceza davasında dinlenen tanık beyanları ile de sabit olduğu, ceza yargılamasında davalının alenen hakaret suçundan mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Şu durumda; davalı tarafça davacıya yönelik olarak sarf edilen söz ve ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu, olayın davacının eylemi sonucu gerçekleşmiş olması hâlinin ancak indirim sebebi olarak kabul edilebileceği, kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı yararına 6098 sayılı TBK’ nın 58. maddesi uyarınca uygun miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerektiği…” 4HD., 26.02.2020, 3053/919

• “Dava hakaret ve tehdit haksız eyleminden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir… Davalının, davacıya yönelik söz ve ifadelerinin davacının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu gerek dosya kapsamında gerekse olaya ilişkin olarak ceza mahkemesince yapılan yargılama sırasında toplanan delillerle sabittir. Şu durumda; olay tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu 58. maddesi uyarınca davacı yararına uygun bir manevi tazminat hükmedilmesi gerekir…” 4HD., 14.09.2020, 2417/2760

• “Dava konusu haberde davacı Bakan hakkında fezleke bulunduğuna dair iddialarda bulunulduğu, haberin kaynağı olarak da CHP Genel Başkan Yardımcısı …’in basın açıklamasının gösterildiği, yapılan habere ilişkin başka herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, basın açıklamasında davacının isminin geçmediği , davaya konu haberde kamu yararı bulunmadığı, görünür gerçeğe uygun olmadığı, basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğinin anlaşılmasına göre davaya konu haberde geçen iddialar davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacak niteliktedir. O halde, mahkemece uygun bir miktar manevi tazminata karar verilmesi gerekir…” 4HD., 02.06.2020, 962/1499

• “Davacı ile davalı banka arasındaki ilişkinin niteliği gereği gizlilik esas olup bu bilgilerin bir başkasıyla paylaşılmış olmasının hukuka aykırılık oluşturduğu, davalılar … ve …’in yetkileri olmadığı halde davacıya ait kredi kartı bilgilerini banka şubesi görevlilerin ihmalinden yararlanarak ele geçirmiş olmalarının da hukuka aykırı bir davranış olduğu, taraflar arasındaki sözleşme ve kanun gereği davalı bankanın müşterisinin kişisel bilgilerini saklamakla yükümlü olduğu, hesap ekstrelerindeki davacının kişisel harcamalarının da davalı banka tarafından saklanması gerekli olan kişisel bilgiler olduğu, bu bilgilerin paylaşımı ile davalı bankanın belirtilen yükümlülüklere aykırı davrandığı, diğer davalıların da haksız olarak davacının kişisel bilgilerini elde ettikleri, eylemlerin davalı banka açısından sözleşmenin ihlali, diğer davalılar yönünden ise TBK 58. maddesi uyarınca haksız fiil niteliğinde olup davacının kişisel bilgilerinin bu şekilde öğrenilmesinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, davacının kredi kartını davalı gerçek kişilere vermesinin müterafik kusur niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 3.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi hukuka uygundur.” 11HD., 11.03.2019, 5213/2006

Stj.Av. Ziya KORKMAZ

Av. Yalçın TORUN

 

 

 

 

 

 

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir