TORUN HUKUK BÜROSU
Av.Yalçın TORUN
Kızılırmak Mah. 1071 Plaza
1443. Cad.NO:25/B Blok, Daire 27
Tel/Fax:0312 432 56 78
torunhukukburosu@gmail.comÇankaya/ANKARA

Depremlerde İdarenin Sorumluluğunun Danıştay Kararları Kapsamında Kısaca Değerlendirilmesi

DEĞERLENDİRMEMİZDE İDDK., E. 2008/11 K. 2009/3108 T. 17.12.2009 SAYILI KARARI  ESAS ALINMIŞTIR.

  1. Karar Özeti

İDDK kararında özetle: Deprem nedeniyle oluşan zarardan idarenin sorumlu tutulabilmesi için

  • Zarara yol açan işlem veya eylemin idare tarafından yapılmış olması gerektiği,
  • Mücbir sebeplerden, zarar gören kişilerin eyleminden, üçüncü kişilerin eyleminden, ileri gelen zararların idareye ödettirilemeyeceği,
  • Zararın mücbir sebep dışında idare tarafından ağırlaştırıldığının yargı yerince saptanması durumunda zararın ağırlaşan, artan kısmı bakımından kusuru gözönünde tutularak idarenin tazminle sorumlu tutulması gerektiği (Örneğin, deprem bölgesi olarak saptanan bir alanda deprem mevzuatına uygun yapılaşma koşullarına aykırı olarak inşaat ruhsatı verilmesi, fay hattının yapılaşmaya açılması gibi durumlarda ilgili idarelerin deprem sonucu bir bölgedeki doğan zarardan kusurları oranında sorumlu tutulacağı)
  • Mücbir sebebin, fail tarafından önlenme olanağı bulunmayan, önceden takdir ve tahmin edilemeyen olaylar olarak tanımlandığına  mücbir sebep kavramını oluşturan temel unsurun, “dışsallığın” yanı sıra “önlenemezlik ” ve “öngörülemezlik ” olduğu, ifade edilmiştir

 2.Uyuşmazlık Konusu

        Davanın konusu Mudanya Belediye sınırları içerisinde olan  1999 tarihli depremde zarar gören konut nedeniyle oluşan  maddi ve manevi zararın  tazmin i talebini içermektedir. Dava  Mudanya Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada  yerinde gerçekleştirilen keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporuna dayanılarak açılmıştır. Raporda  belediye, müteahhit, mal sahibi, TUS ve şantiye şefinin kusur oranları belirlenmiş, söz konusu raporda mühendislik kurallarına ve yapı ruhsatına uygunluğu denetlememekten davalı belediyenin %33 oranında kusurlu olduğu  tespitinde bulunulmuştur.  Bursa İdare Mahkemesince  hasar meydana gelmesi sırasında taşınmazın durumu ve idarenin zararının meydana gelmesindeki kusurunun ağırlığı ve hasar oranı göz önüne alınarak  bir kısım  maddi ve manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda, özetle  depremde  blokların hasar görmesinin temel nedeninin  binanın yapı ruhsatına aykırı olarak inşaa edilmiş olduğu (zemin altı 1 ve zemin üstü 5 kat, toplam 6 kat için projesi hazırlanıp onaylanmış ve yapı ruhsatı verilmiş binanın, zemin üstü 6 kat şeklinde inşaa edilmiş)  belirtilmiştir.  Danıştay idarenin temyiz talebi sonrasında     “ruhsata aykırı olarak yapılan inşaat nedeniyle oluşan zarardan idarenin İmar Hukuku kapsamında inşai faaliyet sürecinde tazminle sorumlu kılınacak derecede kamu hizmetini kusurlu şekilde işlettiğinden söz edilemeyeceği  nedeniyle  kararı bozmuş,  İdare Mahkemesi, bozma kararına uymayarak önceki kararında ısrar etmiştir. Davalı idarece kararın bozulması  yönünde tekrardan temyiz talebinde bulunulmuş ve uyuşmazlık Danıştay İdare Dava Daireler Kurulunun önüne gelmiştir.

3. Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulunun Kararı ve Gerekçeleri

a. İlgili Mevzuat

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde de, tam yargı davaları idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır. İdari yargıda idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini için açılan tam yargı davalarında idarenin tazmin borcunun doğması için ortada bir zararın ve zarara yol açan idareye yüklenebilir bir eylemin bulunması, zararla eylem arasında nedensellik bağının kurulması ve hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluk esaslarına göre idare hukukuna özgü tazmin sebeplerinin olması gerekmektedir. Tam yargı davalarında idarenin tazmin sorumluluğu belirlenirken öncelik hizmet kusurunun varlığı araştırılmalı, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağı irdelenmelidir. Hizmet kusurunun varlığı istikrar bulan yargısal kararlarda hizmetin kötü veya geç işlemesi yahut hiç işlememesi hallerinde kabul edilmektedir. Öte yandan, idarenin sorumlu tutulabilmesi için zarara yol açan işlem veya eylemin idare tarafından yapılmış olması gerektiğine göre, zarar gören kişilerin eyleminden, üçüncü kişilerin eyleminden, zorlayıcı sebeplerden (mücbir sebepler) ileri gelen zararların idareye ödettirilemeyeceği, dolayısıyla bu gibi durumlarda idarenin hukuki sorumluluğunun bulunmadığı yine idari yargı kararlarında kabul edilmiş bir idare hukuku ilkesidir. Zorlayıcı sebep (mücbir sebep), kökeni, doğal, sosyal ve hukuki olması itibariyle failin dışında kalan, fail tarafından önlenme olanağı bulunmayan, önceden takdir ve tahmin edilemeyen olaylar olarak tanımlanmaktadır. Gerek yargısal kararlar, gerekse öğretide kabul edilen bu tanımlamaya göre zorlayıcı sebep kavramını oluşturan temel unsur, “dışsallığın” yanı sıra “önlenemez” ve “öngörülemez” olmasıdır. Depremin, “önlenemez” ve “öngörülemez” olması nedeniyle zorlayıcı sebebin tipik bir örneğini oluşturduğu kuşkusuzdur. Zarar, münhasıran depremden kaynaklanmışsa idarenin sorumluluğundan söz etmeye hukuken olanak bulunmamakta ise de zararın zorlayıcı sebep dışında idare tarafından ağırlaştırıldığının yargı yerince saptanması durumunda zararın ağırlaşan, artan kısmı bakımından kusuru gözönünde tutularak idarenin tazminle sorumlu tutulması gerekmektedir. Örneğin, deprem bölgesi olarak saptanan bir alanda deprem mevzuatına uygun yapılaşma koşullarına aykırı olarak inşaat ruhsatı verilmesi, fay hattının yapılaşmaya açılması gibi durumlarda ilgili idarelerin deprem sonucu bir bölgedeki doğan zarardan kusurları oranında sorumlu tutulacağı tabiidir. Ancak, deprem sonucu bir bölgedeki binalarda oluşan tüm zararların idarenin tazmin sorumluluğu altında bulunduğundan söz edilemeyeceği de kuşkusuzdur.

b.Somut Olayın İncelenmesi

Somut olayın irdelenmesinde   Danıştay   “14.10.1994 günlü, 6/197 sayılı yapı ruhsatı düzenlenmesine karşın ruhsata aykırı olarak bodrum katın zemin kat olarak inşa edildiği ve inşaatın B+2+4 kat olması gerekirken 2+5 kat olarak bitirildiği, yapı ruhsatına uymamanın blokların zarar görmesinde başlıca etken olduğu, dava konusu yerle ilgili olarak projeye uygun inşaat yapılıp yapılmadığının tespiti amacıyla inşaatın devamı esnasında TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası ile Mudanya Belediye Başkanlığı arasında yapılan yazışmalar sonucunda, anılan Odanın Belediye Başkanlığına muhatap 5.5.1995 günlü, 522 sayılı yazısı ile…….inşaatın onaylı projesine uygun yapıldığı, bu bakımdan inşaatın devamı yönünde görüş bildirildiği, inşaatın daha sonra ruhsatına aykırı olarak tamamlandığı, henüz iskan edilmeden deprem sonucunda zarar oluştuğu anlaşılmaktadır.

c. Karar ve Gerekçesi

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu “olayda, davalı idarenin zararı ağırlaştırıcı bir işlem ve eyleminin bulunmadığı, inşaat sahiplerinin eyleminin sonucunda zararda artış meydana geldiği, bu durumda idarece tazmini gereken maddi ve manevi bir zararın bulunmadığı” gerekçesiyle  kararın bozulmasına  karar vermiştir.

Av.Yalçın TORUN

Av.Meryem KILIÇ

Av.Semih Ali GÜLER

Tel:0312 432 56 78 – 0505 621 99 92

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir