SÖZLEŞMELERE KONULACAK VERGİ ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ VE BU KAPSAMDA RÜCU DAVALARI
- Vergi Usul Kanunu madde 8.de ‘’Vergi kanunlarıyla kabul edilen haller
müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel
mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz.’’ düzenlemesi mevcuttur. Bu kapsamda
vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesinden sonra vergi idaresinin muhatapları bu
düzenleme dikkate alınarak belirlenecektir. Vergi yükümlüsü, vergi kanunlarına göre
kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzelkişidir. Örneğin, gelir vergisinde
geliri elden, katma değer vergisinde mal teslimi ya da hizmet ifasında bulunan kişidir.
Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı
muhatap olan kişidir. (Örneğin, çalışanına ödediği ücret üzerinden gelir vergisi stopajı
yaparak vergi idaresine yatıran işveren) - 698 sayılı TBK 27. Maddesinde ‘’ Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu
düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak
hükümsüzdür. Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması,
diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin
yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.”
düzenlemesi vardır. - Bu iki düzenleme sözleşme serbestisi kapsamı dikkate alınarak birlikte
yorumladığımızda nasıl bir sonuç çıkacaktır. Bir tarafta sözleşme serbestisi diğer
tarafta kamu düzeni kapsamında olan düzenlemeler olduğu görülecektir. Doktrinde
bu konuda farlı düşünceler mevcuttur. - Doktrinde bir kısım yazarlar yükümlülüğün yasadan doğan bir hukuki durum
olduğunu; sözleşme ile yasaya aykırı şekilde değiştirilemeyeceğini, Borçlar Kanunu,
yasaya aykırı sözleşme yapılamayacağını öngördüğünden (eski BK m.19/TBK m.27),
vergi dairesini bağlamayan bu gibi sözleşmelerin adliye mahkemelerince hükümsüz
sayılması gerektiğini düşünmektedir. - Doktrinde bir kısım yazar ise ‘’Kamu düzenini bozmayan ve/veya verginin
konulmasındaki kamusal amaca aykırı düşmeyen vergi yükümlülüğü, vergi
sorumluluğu ve vergiyi doğuran olaylarla ilgili olarak düzenleme yapan bir özel hukuk
sözleşmesinin tarafları arasındaki iç ilişkide geçerli olması gerektiğini
düşünmektedir. Bu tür sözleşmeler kamu düzenine ve verginin konulmasındaki
kamusal amaca aykırı düşmemesi koşuluyla taraflar arasında geçerli olabilmelidir. - Netice olarak bizimde katıldığımız görüşe göre :
Genelde vergisel hükümler içeren, özelde vergi yükümlülüğü ve sorumluluğuna
bağlanan ekonomik sonuçların devrini konu edinen özel hukuk sözleşmeleri salt bu
nedenle kanuna ve kamu düzenine aykırı, dolayısıyla da (BK madde 19/2, 20/1;
TBK madde 26,27/1 ) hükümsüz değildirler. Bu sözleşmeler esas itibarıyla vergi
borcunun doğum sürecine ilişkin olup, sonuçlarını sadece taraflar arasındaki iç ilişkide
doğururlar. Başka bir ifade ile vergisel unsurlu sözleşmeler sadece taraflar
arasındaki iç ilişkide geçerli olup vergilendirme sürecinde vergi idaresi
bakımından bağlayıcı değildirler. (VUK madde 8/3)
Sözleşme serbestliği ilkesi (BK 19 ve 20; TBK 26 ve 27) çerçevesinde yapılacak bir
sözleşme ile taraflar arasındaki iç ilişkide vergi yükümlülüğünü ya da sorumluluğunu
yasaya göre yükümlü ya da sorumlu olan kişiden başkasının üstlenmesini konu alan
sözleşmeler yapılabilir. Böyle bir sözleşme özel hukuk açısından bütünüyle
geçerlidir. VUK 8/3 düzenlemesi, mükellefiyetle ilgili konularda sözleşme
yapılamayacağı ya da yapılanların geçersiz kabul edileceğinden çok, bunların sadece
vergi idaresi açısından doğurduğu sonuçları belirlemeye yöneliktir. Vergiyi doğuran
olaya bağlı olarak ortaya çıkan yükümlülük ya da sorumluluğun bir başkası tarafından
üstlenilmesi vergi idaresine karşı etkisizdir. Bu mahiyetteki sözleşme çerçevesinde,
yükümlü veya sorumlunun, yükümlülüğü ya da sorumluluğu üstlenmiş kişiye
karşı rücû edebileceğinin kabulü gerekir.
Yapılan sözleşmelerin “vergi dairelerini bağlamaması” bu yönde sözleşmeler
yapılamayacağı anlamına gelmez. Çünkü vergi yükümlülüğü ya da sorumluluğuna
ilişkin sözleşmelerin yapılmasını yasaklayan kanunun emredici nitelikte bir hükmü
bulunmamaktadır. Yasaklamak bir yana zımnen izin veren hüküm mevcuttur. (193
sayılı Gelir Vergisi Kanunu madde 96/f.2: “Kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan
tarafından üstlenilmesi halinde bu vergi, bilfiil ödenen miktar ile ödemeyi yapanın
yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanır.”) Dolayısıyla bu sözleşmeler, vergi
dairesini bağlamamakla birlikte taraflar arası ilişkide geçerliliklerini korur. “Vergi
dairesini bağlamama” özel hukuk sözleşmesinin taraflarından öte, “kamu alacağı”nı ve
dolayısıyla “kamu yararı” nı korumaya yönelen ve vergilendirme ilişkisinin kamu
hukuku boyutuna yönelik bir kuraldır.
Av. Yalçın TORUN
UYARI
Web sitemizde yayımlanan yukarıdaki yazılı metnin, eser sahipliği hakları Av.Yalçın
TORUN’a aittir. Bu yazılı metin hak sahipliğinin tespiti amacıyla zaman içerikli
elektronik imza ile muhafaza edilmektedir. Sitemizdeki yazılı metinler avukat
meslektaşlarımız tarafından dilekçelerinde serbestçe kullanılabilir, fakat metinlerin
tamamının, bir kısmının veya özetinin atıf yapılmaksızın başka web sitelerinde
yayınlanmasına iznimiz yoktur
Leave a Reply